23 Ekim 2013 Çarşamba

psişik korunma





Tarihin her döneminde, anlayışıyla, bilgisiyle, uygulamalarıyla yaşadığı çağın inanç ve değerlerinin, bilimsel kabullerinin önünde gitmiş filozoflar, din adamları, bilim adamları, şifacılar vs. olagelmiştir.
 Öncül fikirler ve uygulamalar başlangıçta dışlansa veya çok az bir insan tarafından benimsense bile pratikteki faydaları görüldükçe, başka insanlar tarafından da deneyimlendikçe geniş bir kitlenin inanç ve değerleri haline gelir.
Psişik korunma konusu da aynen böyle bir tarihçeye sahiptir. Tarihin en eski dönemlerinden beri küçük bir grup tarafından hep bilinmiş ve uygulanmıştır. Ancak son yıllarda Reiki gibi şifa tekniklerinin yaygınlaşmasıyla birlikte daha çok insan tarafından bilinmekte ve uygulanmaktadır.
Bu konu ile ilgili hiçbir şey bilmiyor olabilirsiniz. Ancak konu kapsamında olan pek çok doğal hali hemen hemen hepimiz yaşamaktayız. Örneğin zaman zaman şu cümleleri kullanıyor veya duyuyor olabiliriz.
“ Beni kesinlikle tüketen bir arkadaşım var.  Ne zaman onu görsem hiç enerjim kalmıyor. Onun yanından tükenmiş bir şekilde ayrılıyorum”
“ Yeni bir eve taşındım, bu evde kendimi çok rahatsız hissediyorum.”
“ İşyerimdeki toplantılardan tükenmiş bir şekilde çıkıyorum.”
“Falancalar bizdeydi onlar gittikten sonra evde bıraktıkları ağır hava içimizi bunalttı.”
“ Bu müşterim yanımdan ayrıldıktan sonra bir parçasının bana yapıştığını hissediyorum.”
“ Benden nefret eden bir kişi var ve düşüncelerini sürekli kafamın içinde hissediyorum.”
“Bir ortama girdiğimde oradaki insanların mutlu mu sinirli mi olduğunu hemen anlıyorum.”
“ Kent dışında yaşıyorum ve ziyarete geldiğimde kentteki titreşimler beni âdeta boğuyor.”
“ Yoğun saatlerde otobüse binmek beni tamamen bitiriyor.”
“Ne zaman bir hastaneye gitsem bütün enerjimin tükendiğini hissediyorum.”
“Kavga eden insanlara, sinirli insanlara tahammül edemiyorum.”
 Bu ve benzeri hissedişler enerji ve ortamlara olan doğal duyarlılığımızdan kaynaklanır.
Her insan bir ölçüde yerlerin, eşyaların ve insanların enerji alanına duyarlıdır. Kiliseye, camiye veya kütüphaneye girdiğimizde o mekanların sükûnetini hissederiz.
Kendimizi iyi hissettiğimiz belirli evleri severken, kötü hissettiğimiz evlerden kaçınırız. Hassasiyeti çok az olan bir insan bile bir toplantıya veya bara girdiğinde ortamın dostane mi, gergin mi vs. olduğunu algılar. Farkında olalım ya da olmayalım ortamlar hepimizin duygu ve davranışını görülür bir biçimde etkiler.
Sağlığımızı, sinir sistemimizi olabildiğince korumak ve güçlendirmek için enerjinin doğası hakkında bilgilenmek gerekir. Kendimizi, işyerimizi, evimizi psişik saldırılardan korumayı ve temizlik yapmayı öğrenmek gerekir. Psişik temizlik şifacılık gibi bir enerji çalışmasıdır.
Tüm spritüel uygulamalarda ve tüm enerji çalışmalarında olduğu gibi psişik korunmayı öğrenmek için de düzenli ve disiplinli bir çal����şmayı belli bir süre yapmak gerekir.
Geçmişte pek çok topluluğun, ortamın enerjilerini değiştirme ve ruhsal koruma sanatını bilen ve uygulayan uzmanları vardı. Bunlar, şamanlar, şifacılar, büyücüler, mistik rahipler ve rahibeler vs. idi.  Günümüzde de herhangi bir kişi bu “enerji çalışmasını” yapabilir. Enerji çalışması yapmayı sağlayan teknikler özel yeteneğe ve alete ihtiyaç duymaz. Yalnızca inanmayı ve düzenli olarak uygulamayı gerektirir.

Psişik korunma teknikleri şu durumlar için uygulanabilir.
• rahatsız edici ve gözümüzü korkutucu durumlarda kendimizi koruma
• enerjileri ve tavırlarıyla bizi etkileyen insanlara ve güçlü kişiliklere karşı kendimizi koruma
• dışsal müdahalelere karşı enerji alanımızı koruma
• evimizi ve iş yerimizi temizleme
• kavgadan veya konuklardan ya da hoş olmayan bir durumdan sonra, ortamdaki tesirleri temizleme
• bir cismi veya ortamı sevgi dolu bir titreşimle yükleme
• içsel hallerimizi dış tesirlerden minimum düzeyde etkilenecek bir sakinliğe ulaştırma

Enerjinin Doğası

Canlı ve cansız olan her varlık yoğunlaşmış bir enerjidir ve her varlığın fizik formu dışında bulunan bir de enerji alanı vardır. Maddesel formu oluşturan her atomun kendine özgü bir titreşimi bulunur.
Atomlar ve atom altı parçacıklar çevrelerine yaydıkları enerjetik titreşimlere sahiptir. Bu titreşimler bulundukları mekan içinde dağılır. Örneğin radyoaktif elementlerden yayılan ve radyasyon denilen enerji türü çevrelerindeki diğer atomlara da tesir eder. Sadece atomlara değil o atomların oluşturduğu moleküllere, hücrelere, dokulara da sinmiş olur.
Gerek maddenin gerekse insan bedeninden dışarı taşan enerjetik salınımların varlığı 1950’li yıllardan sonra geliştirilen bazı cihazlarla tespit edilebilmektedir.
Aura ve enerji alanı ile ilgili somut araştırmaların en önemlilerinden birisi Kirlian Fotoğrafçılığı”dır. Bu teknikte kullanılan aygıta, Rus mühendis Semyon Kirlian ve eşi Valentina Kirlian tarafından geliştirildiği için “Kirlian aygıtı” denmektedir.
 Bu teknik; yüksek voltajlı, yüksek frekanslı elektriksel alan içerisine yerleştirilen bir cismin yüzeyinden yayılan ışıklı korona deşarjının fotoğraflanmasıdır. Bu tekniğin insan bedeninin enerji alanının tespit edilmesinde çok önemli bir yeri vardır.
 Kirlian aygıtıyla sürdürülen araştırmalara göre sadece insanların değil, bitki ve hayvanların da bir enerji alanı olduğu anlaşılır. Bu alanın sağlık ve heyecan hallerine bağlı olarak ışıma ve renk değişiklikleri gösterdiği saptanır.
Kirlian Fotoğrafçılığı yöntemi günümüzde Rusya’da birçok hastanede hastalıkları teşhis etmek amacıyla kullanılmaktadır. Ayrıca Batı ülkelerinde de bu konuda hayli araştırmalar yapılmakta ve birçok alanda bu teknikten yararlanılmaktadır.
 Bu yöntemle tespit edilen enerji alanına “korona” ismi verilir. Burada fotoğrafı çekilen şey, yetenekli insanların algılayıp tarif ettikleri anlamda bir “aura” değildir. İnsan Enerji Alanının fiziğe yakın bir bölümünü temsil etmekle birlikte yine de kişinin gerek fiziksel sağlığı gerekse psikolojik durumu hakkında çok açık ve net bazı bilgiler sağlamaktadır.
 İnsanın enerji alanıyla ilgili tanımlamalar tarihin her dönemindeki kültürlerde vardır. Örneğin Pisagor gibi antik yunan filozoflarının eserlerinde, Amerikan yerlileri, gülhaç şövalyeleri, Tibet ve Hint öğretilerinde, Hıristiyan- Yahudi ve islamın mistik veya ezoterik çalışma yapan gruplarının yazılı ve sözlü geleneklerinde vs. enerji alanı ile ilgili açıklamalar vardır.            
Aura, psişik yeteneği olan insanlar, durugörürler tarafından görülebilir. Bazı insanlar aura görme yeteneğine doğuştan sahiptir. Bazı insanlar ise spritüel nitelikli uygulamalar ile aura görme yeteneğine sonradan ulaşabilir. Auraları görmesek bile her birimiz onun varlığını duyularımız aracılığıyla zaten algılıyoruz.
Aura düzeyinde temel gerçeklik enerjidir. Bu enerji örüntülerini yönlendiren ise ruh halimiz veya şuur halimizdir. İçinde bulunduğumuz haller, yaşadığımız olaylar, mutluluk veya mutsuzluklarımız, öfkemiz, sinirliliğimiz vs. şuur hallerimizi yansıtır. Ve bu hallere karşılık gelen enerjiler de çevremize yayılır.
Bu yansıtma enerji alanlarımız ile rezonansa girebilen bireyler tarafından da algılanır. Onun için çoğu kez bir insana neyin var diye sormadan da onun mutlu mu, mutsuz mu, öfkeli mi, içe dönük mü olduğunu anlarız. Çünkü her birimizin aurası birbiriyle girişim yapmakta ve bizler bu aura girişimleri sayesinde de birbirimizle ilişki kurmaktayız. Farkında olmasak da altıncı bir duyuyu kullanıp çevremizdeki enerjetik titreşimleri de algılamaktayız.
Örneğin bazı insanların yanında kendimizi iyi hissederiz çünki onun enerji alanından gelen titreşimler bizim enerji alanımızı yükseltmiştir. Bazı insanların yanında ise bitkinlik duyarız. Çünkü o insan farkında olmasa da bizim enerji alanımızdan bir miktar enerji çekmiştir. Bu tip insanlara literatürde enerji vampiri denir. İyi bir durugörür enerji vampirlerinin enerjiyi nasıl ve hangi şakrasıyla soğurduğunu gayet açık bir şekilde tanımlar.
Psişik korunmanın anlaşılabilmesi için enerjinin doğasının anlaşılması bu nedenle önemlidir. Eğer enerji alanımızı güçlendirip koruma altına alırsak hem dışarıdan gelecek negatif titreşimlere karşı korunmuş oluruz. Hem de yaydığımız pozitif titreşimlerle çevremizdeki insanların ruh hallerinin pozitif kalmasına, bulunduğumuz mekanların pozitif titreşimlerle beslenmesine katkıda bulunabiliriz.

 

Her Ruh Hali Kendine Özgü bir Enerji Yayar

Her birimiz gün içinde duygusal olarak halden hale geçeriz. Hiçbirimizde duygu ve düşünce yayınlarını kontrol altında tutabilme becerisi gelişmemiştir. Duygu ve düşüncelerini çok özel insanlar, örneğin uzun yıllar disipliner yoga eğitimi almış kişiler vs. kontrol altında tutabilir. Böyle bir ruhsal eğitim almadıysak doğal olarak algıladığımız her etkiye otomatik olarak tepki veririz.
 Dışımızdan gelen çeşitli uyaranlara karşı bir filtre sistemi yani korunma sistemi geliştirmediysek otomatik tepkilerle yaşar gideriz. Kontrol bizde değildir. Dış tesirlere göre halden hale savrulur, çoğu kez boşu boşuna enerji harcayıp halsiz düşeriz. Enerji kaçakları sürekli olmaya başlar ve yenilenemezse neler olabilir?
-Enerji alanında zayıflama, aurada yırtılma
-Halsizlik, yorgunluk, bitkin düşme ve sık sık hastalanma
-Sinirlilik, çabuk parlama, öfke nöbetleri, saldırgan eğilimler
-Memnuniyetsizlik, yaşam sevincinde matlaşma, depresif belirtiler.
Tüm bunlar insanın gerek fizik gerekse zihinsel ve psikolojik yönden yaşam kalitesini olumsuz etkiler.
Öfkeli ve saldırgan insanlardan ok gibi fırlayan enerjiler etkilediği aura aracılığıyla diğer insanın da öfkelenmesine veya saldırganlaşmasına neden olur. Bu durum grup dinamiklerinde çok rahat gözlenir. Gruptaki bir kişinin yaşadığı gerilim kısa süre sonra grubun diğer üyelerinde de benzer ruh hallerini tetikler.
Tam tersine yapıcı, sevgi dolu birinin varlığı veya konuşmaya başlaması, çok mutlu birinin gülümseyerek ortalıkta dolaşması grubun haletini pozitif yönde etkiler. Bu nedenle içinde bulunduğumuz hallere dikkat etmek hem kendi sağlığımız, hem de çevremizdeki insanların sağlığı için bir sorumluluktur.

Psişik Korunma İçin Öncül Hazırlık

Her tür enerji çalışması kişisel bir hazırlık yapmayı, niyet etmeyi ve kendine zaman ayırmayı gerektirir. ‘Ben her zaman çok yoğunum’ diyenlerin burada öğreneceği birkaç uygulamayla çok fazla bir kazanç beklememesi gerekir. Fiziksel olarak ne kadar güçlü ne kadar sağlıklı isek psişik korunma uygulamalarından o kadar etkili sonuç alınır. Sonuç almak için de belli egzersizleri bir süre düzenli olarak uygulamak lazım. Birtakım ağrıları, hastalıkları olan insanlar psişik korunma yapamaz mı diye merak edilebilir. Elbette ki yapılır. Üstelik bu tip insanların yaptığı enerji çalışmaları iyileşmelerini de hızlandırabilir.
Gerek enerji çalışmaları gerekse korunma için öncelikle yapmamız gerekenler şunlardır.
1. Dengeli ve düzenli beslenme
2. Düzenli uyku
3. Sık sık duş alma
4. Dedikodu yapmama, içsel konuşmaları, zihinsel gevezelikleri mümkün olduğunca azaltma
5. Dinlenmeye zaman ayırma, yoğun iş saatlerinde kısa kısa molalar verme
6. Bedensel ve zihinsel olarak gevşeme
7. Topraklanma
Bütün bunlar öncelikle enerji alanlarımızı güçlendirir.
Enerji alanlarımızı nispeten güçlendirdikten sonra psişik korunma yapmak, oluşturacağımız korunma imajını enerji ile yükleyip şarj etmek kolaylaşır.

 

Bedensel ve Zihinsel Gevşeme

Bedensel ve zihinsel gevşemeyi öğrenmek kendimize çok önemli bir yatırımdır. Zihni sakinleştirir. Enerji alanını güçlendirir. Sağ beynin aktivitesini artırdığı için olaylara daha yüksek bir farkındalıkla yaklaşmamızı sağlar. İmgeleme yeteneğini harekete geçirir ve bütüncül bir görüşle algılamaya neden olur. İçsel bilgeliğimizin rehberliğini alabilecek hale getirerek huzur ve mutluluk duygusunu güçlendirir.
Her uygulamada olduğu gibi bunun için de düzenli ve belli bir süre çalışmak, zaman ayırmak gerekir. Meditasyon yapmak, Her gün 10 dakika bile olsa sessiz bir odaya çekilip gözleri kapatmak, derin derin soluk alıp vermek hem bedeni hem de zihni sakinleştirir.

Topraklanma Nedir?

Doğum sırasında ve doğumdan sonra bilinç olarak bedene odaklanan ruh varlığı kök şakrasını açarak dünyanın enerjileriyle bağlantı kurar. Bu süreçte kök şakrasını açmak ve dünyayla bağlantı kurmak için muazzam bir gayret gösterilir. Bu bağlantı onun bedende kalması ve yaşamayı seçmesi için gereklidir. Beden enerjileriyle dünya enerjilerinin bağlantı kurmasına topraklanma denir.
Yetişkin bireylerin de kök şakraları aracılığıyla, dünya enerjileriyle olan bağlantılarının güçlü olması hem fizik hem de enerji alanının sağlığı için gereklidir. Özellikle enerji çalışması yapacak olan bireylerin topraklanma dediğimiz egzersizle bu bağlantıyı güçlendirmeleri ve kendilerini dünya enerjilerine çapalamaları işlerini çok kolaylaştırır. Çapalanan beden, toprağın derinliklerine kök salmış sağlıklı bir ağaç gibi dimdik ayakta olduğunu hisseder. Yerküre enerjileriyle beslenir ve güçlenir. Aurasının titreşimleri de artar.
Biyo-Elektro-Manyetik Enstitüsünün (Reno, Nevada’da) kurucusu olan Dr. John Zimmerman’a göre, şifacıların topraklanma dedikleri şey yeryüzünün manyetik alanı ile hem frekans hem de faz bakımından bağlantı kurma eylemidir. Zimmerman şifacıların, şifa eylemi sırasında Schmann dalgaları ile bağlantı kurduklarını, beyinlerinin sağ ve sol yarı kürelerinin birbiriyle dengeli hale geldiğini ve beyin dalgalarının 7,8 – 8 hz’lik alfa ritmi gösterdiklerini keşfetmiştir. Şifacı hastaya enerji aktarmaya başladığında hastanın beyin dalgaları da alfa ritmine geçmektedir. Aslında şifacı, hastayı yeryüzünün manyetik alanının atımlarına bağlamakta ve böylece şifa için muazzam bir enerji kaynağını da kullanmaktadır.
Topraklanma egzersizi her yerde işyerinde, uçakta hatta otobüste bile rahatlıkla yapılabilir. En fazla birkaç dakika hatta saniyeler içinde yapmak mümkündür. Böylece beden enerjisi dünyanın enerjisine güçlü ve derin bir şekilde tekrar bağlanıp çapalanır.
   Topraklanma egzersizi de imajinasyon çalışmasıyla yapılır. İmajinasyon bir düşünceyi bir hayali zihinde canlandırmaktır. Olmasını istediğimiz şeyi tutkulu bir istekle, sanki gerçekten de o şey oluyormuş gibi hissederek hayal etmektir. Bütün enerjiler düşünceyi izler. Farkındalıkla imajine ettiğimiz her düşünce ve imajinasyon da enerjiyi yönlendirir. Doğrudan toprakla temas etmek, toprakla uğraşmak da topraklanmayı sağlar.
Topraklanma için yalınayak toprakta yürümek, toprakla uğraşmak, elleri toprağa dokundurmak, kırsal alanlarda veya parklarda oturmak vs. iyi bir yoldur. Toprakla uğraşan çiftçiler, köylüler vs. gayet iyi topraklanmış durumdadır.
Uykuda ruh ve beden ilişkisi gevşer. Şuurumuz, farkındalığımız birazcık geri çekilmiştir. Bu nedenle önce farkındalığı tekrar bedene odaklamak gerekir. Farkındalığı bedene odaklamak için uyanır uyanmaz yatağınızdan fırlamayın. Çalışıyorsanız uyanış saatinizi her zamankinden biraz öne alın.
Sırt üstü uzanıp ayak parmaklarınızı, ayak bileklerinizi hareket ettirin. Bacak ve baldır kaslarınızı kasıp bırakın. Karın, gövde, yüz, kol kaslarınızı kasıp bırakın. Bu kasıp gevşeme uygulamasını yaparken şuurunuzun ayak parmaklarınızdan başlayıp tüm vücudunuza tekrar nüfuz ettiğini düşünün. Bu çalışma yaklaşık 4 dakikanızı alır.
Ondan sonra kalkın. İsterseniz başka bir odaya geçin.

Topraklanma için İmgeleme

   A. Omurganız dik, ayak tabanlarınız yere basacak şekilde oturup gözlerinizi kapatın. Her iki elinizi iç içe koyun ve başparmaklarınızı birbirine değdirin.
   Burnunuzdan derin bir nefes alırken, yerküre enerjilerinin ayak tabanlarınızdan içeri girdiğini ve göbek çukurunuza kadar yükseldiğini düşünün. Bu nefesi verirken göbeğinizdeki enerjinin yukarı doğru yükseldiğini ve tepe şakranızdan çıktığını hayal edin. (3 kere)
   Şimdi dikkatinizi gökyüzüne çevirin. Başınızın üstünde beyaz bir ışık imgeleyin. Nefes alırken, bu ışığın tepe şakranızdan içeri girdiğini ve göbek çukurunuza kadar indiğini düşünün. Nefes verirken, bu ışığın bacaklarınızdan indiğini ve ayak tabanlarınızdan yerküreye doğru aktığını düşünün.
B. Bacaklarınızı hafifçe açıp ayakta durun veya oturun ve gözlerinizi kapatın.
Beyaz bir ışık huzmesinin, başınızın üstündeki tepe şakrasından girdiğini, gövdenizden geçip iki bacak arasından ve ayak tabanlarından yerkürenin derinliklerine aktığını düşünün. Beyaz ışık yerküreyi delip çıksın ve yükselip tepe şakranızdan tekrar girsin. Bu imgelemeyi, inanarak 4 veya 5 kez tekrarlayın.
Dinlendirici bir uykudan sonra topraklandığımızda, psişik korunma için gerekli olan diğer imgelemeleri yapmak, o imgeleri enerji ile şarj edip güçlendirmek kolaylaşır. Yaptığımız çalışmadan verim alma şansımız çok artar.

Koruma Baloncuğu Oluşturma

Özellikle büyük kentlerde oturanlar, her gün kalabalıklara karışanlar pek çok farklı enerji frekanslarıyla kirlenir. Atmosferimiz, ekolojik çevremiz; sadece katı, sıvı ve gaz niteliğindeki zararlılarla kirlenmez. Kirliliğin diğer boyutu enerjetik seviyededir. Her tür negatif duygu ve düşüncenin enerjisi ortalıkta dolaşıp duran psişik kirleticilerdir. Psişik kirliliğe karşı koruma baloncuğu oluşturup kendi alanımıza sahip çıkabiliriz. Koruma baloncuğunu evden çıkmadan önce ve gün içinde aklımıza geldikçe yapmak çok etkili bir korunma sağlar. Bu uygulamayı yapmakla kaybedeceğimiz hiçbir şey olmadığına göre denemeye değer.
Sakin ve gevşemiş bir şekilde oturun veya ayakta durun. Gözlerinizi kapatın. 4 veya 5 kez yavaş yavaş nefes alıp, yavaş yavaş nefesinizi verin. Topraklandığınızı hissedin. Bedeninizin tümünü çevreleyen bir balon imgeleyin. Veya kendinizi kocaman şeffaf bir balonun içinde düşünün. Balonun rengini en çok sevdiğiniz renkte düşünebilirsiniz. Beyaz, pembe, mavi gibi hoş tonlarda olabilir. Balonunuz fizik bedeninizden bir metre kadar dışarıda olabilir. Balonun dışarıdan gelen düşük titreşimli enerjileri geçirmediğini, pozitif enerjilerin ve sizden yayılan enerjilerin geçişine izin verdiğini düşün. Balonun içini nefesinizle doldurun. Kendinizi mutlu, huzurlu ve koruma altında olarak düşünün.
Bu egzersizi ne kadar sık tekrarlarsak, ne kadar iyi odaklanabilirsek balonumuzun enerjisi o ölçüde güçlü olur. Belli bir süre düzenli egzersiz yapıp bir süre sonra imgelemeyi bırakırsak balonun enerjisi ve koruyuculuğu giderek azalır.
Balonun üstüne çeşitli semboller, sloganlar yerleştirilebilir. Örneğin başın üstünde, ayakaltında, sağ ve sol tarafta “bana uygun olmayan enerjiler giremez”, “kötü titreşimlere kapalıdır” gibi yazılar imgelenebilir.
Bu tip koruma balonlarına çeşitli semboller de yerleştirilebilir. Semboller dinsel inançlara, kültürel değerlere göre değişir. Örneğin batılılar; Haç,  daire içindeki eşit kollu haç, beş köşeli yıldız, Davut’un yıldızı gibi sembolleri kullanır. Doğulular Hintlilerin kutsal ses kabul ettikleri om sesini ve kendi kültürlerindeki çeşitli sembolleri kullanır. Bizim kültürümüzde nazar boncuğu, at nalı kullanılabilir. İsa, buda gibi dini şahsiyetlerin imajları da kullanılabilir.
Bir molada, teneffüste, çay veya kahve arası verdiğiniz zamanlarda niyet edip korunma balonunuzu düşünün. Gökyüzünden gelen enerjiyle yüklendiğini hayal edin. Kalbinizden yayılan beyaz veya gül pembesi bir ışığın balonunuzun içini doldurduğunu ve balonunuzdan taşarak çevrenize sevgi titreşimleri yaydığını imgeleyin. Bu sevgi titreşimlerinin çevrenizdeki insanlara da bulaştığını ve huzur içinde çalıştığınızı düşünün.

Kalkanlar

Kalkanlar daha çok bizi zorlayan insanlarla görüşme yapacaksak veya böyle bir insanla bir süre birlikte olmak zorundaysak tercih edilir. Örneğin duygusal iniş ve çıkışları çok sert olan bir yakınınızla ilgilenmek zorundaysanız solak pleksus şakrası üzerine koruyucu kalkan olarak yukarıda saydığımız sembollerden birini yerleştirebilirsiniz. Kendinizin yarattığı bir kalkanı mesela bir ayna sembolünü yerleştirebilirsiniz. Kalkanlarınızın size doğru gelen enerjiyi geri yansıttığını imgeleyebilirsiniz.
Yüz ifadesinden kötü kötü düşündüğünü zannettiğiniz biri ile aynı mekânda çalışıyorsanız, enerjisinden pek hoşlanmadığınız insanlarla bir aradaysanız alın şakrası ve gözlerinizin önüne kalkan yerleştirebilirsiniz. Veya tüm şakralarınızın üstüne kalkan koyabilirsiniz.
Hangi korumayı yaparsanız yapın daima kendinizin ve tüm insanların hayrına olacak şekilde niyet edin. Size gelmemesini istediğiniz enerjilerin başka insanlara gitmesini kesinlikle dilemeyin. Gökyüzünde eriyip gittiğini düşünün. Koruma balonunuzun veya kalkanlarınızın Tanrının sevgisiyle dolduğunu düşünün. Her kime inanıyorsanız onun yüce enerjisinin sizinle birlikte olduğunu, sizi koruduğunu hissedin. Sevgi enerjisini düşünün. Sevgi ile yapılan her eylem aktif eylemdir. Yaptığınız çalışmaya güç katar.

Evinizi Koruma

Koruma baloncuğu ev için de uygulanabilir. Evinizi koruyucu bir sevgi çemberi içinde de düşünebilirsiniz. Ara sıra evin bütün bölümlerini dolaşıp gökyüzünden gelen koruyucu bir ışık ile dolduklarını da düşünebilirsiniz.
 Kapı ve pencere önlerine çeşitli düşünce formları yerleştirebilirsiniz. Mesela eli sopalı bir zebani imgesi, bir polis veya bekçi imgesi oluşturabilirsiniz. Evinizin etrafında yırtıcı köpekbalıklarıyla çevrili bir nehir düşünebilirsiniz. Kapıya at nalı, koruyuculuğuna inandığınız çeşitli maskeler asabilirsiniz.                                   
Oluşturduğunuz imge her ne ise onları her gün enerji ile şarj edin. Enerji ile şarj ettikçe onların enerjisini giderek güçlendirirsiniz. O formların enerjisi de çevrelerine yayın yapar. Hırsızların enerji alanları tehlike sinyallerini alma konusunda çok duyarlıdır. Her an tetikte iş yaptıkları için bu duyarlılıkları gelişir.
Evde kavga gürültü olmuşsa pencereleri karşılıklı açın ve havalandırın. Ada çayı veya kokusunu sevdiğiniz bir tütsüyü yakıp öncelikle kavga edilen odada bir süre tutun. Sonra evin diğer bölümlerini de tütsüleyin. Duman da psişik temizlik için çok iyi bir araçtır. Evi temizlemek için mum da yakabilirsiniz. Sevdiğiniz bir müziği beş dakika kadar yüksek bir sesle de çalabilirsiniz.

Bir toplantıdan çıktığınızda veya işten eve geldiğinizde kendinizi gergin veya başkalarının maddesinin size sinmiş olduğunu hissediyorsanız, bütün yapmanız gereken şey, eve gelir gelmez üstünüzden çıkardığınız giysileri olabildiğince hızlı bir şekilde silkelemek ve sarsmaktır. Giysileri yıkamak da temizlik için iyi bir yoldur. Yıkamak veya sarsmak o giysilerin atomik yapısına tesir etmiş olan enerjileri onlardan uzaklaştırır. Böylece dışarıdan gelen psişik kirlilik de evinize nüfuz etmemiş olur.
Evdeki eşyalara sinmiş olan tesirler; eşyaların silkelenmesi ile, yıkanması ile giderilebilir. Duvarlar boya veya badana yapmakla temizlenir. Özellikle yabancıları ağırladığınız bölüme bir çanak içinde deniz tuzu veya çeşitli kristaller koyabilirsiniz. Tuz her tür negatif enerjiyi içine alır. Bu tuzu ara sıra lavaboya döküp yenilemek, kristalleri de ara sıra tuzlu suda bekleterek temizlemek gerekir.
Bazı mekânlarda veya evlerde hissettiğimizi sandığımız enerji kendi yaydığımız titreşimler de olabilir. Bu nedenle makul ve septik olmakta fayda var. Örneğin ev işlerini istemeye istemeye yapıyorsanız, evdeki sorumluluklarınızı yüksünüyorsanız, zihinsel olarak veya karşılıklı olarak birileriyle sürekli kavga ediyorsanız bu duyguların enerjileri de eve tesir eder.
 Biriken bu enerjiler size geri yansıyacağı için sizdeki negatifliği sürekli besler duruma gelir. Bu nedenle kendinizi gözleyin. Ne haldesiniz? Bu güne kadar evde kavga oldu mu? Bunları tespit edin ve önce yerleşik enerjileri temizleyin. Sonra kendinize içsel disiplin uygulamaya gayret edin. Ev işlerinizi neşe ve sevgi içinde yapın.
Birisinin size negatif bir duygu gönderdiğini hissediyorsanız veya kavga ettiğiniz, hiç hoşlanmadığınızı birisi varsa ona nefret, öfke gibi negatif duyguları yollamayın. Tam tersine sevgi enerjisi gönderin. Bu kesinlikle ikiyüzlülük değil tam tersine sizi bağışlamanın engin iç görüsüne götüren bir basamak olabilir. Psikolojik yönden kendinize zarar vermenizi önleyen aktif bir eylemdir. Üstelik çevrenin psişik yönden kirlenmesine katkıda bulunmadığınızı için dünyaya yaptığınız pozitif bir katkıdır.

Başka Birisini Koruma

İnsan doğal olarak sevdiklerini her zaman korumak ister. Psişik koruma uygulamaları sevdiğimiz kişiler için de yapılır. Ancak her şeyden önce o kişi hakkında endişelenmek, başına bir şey gelirse diye korkmak, aşırı korumacı olmak, o kişiyi korumak değildir. Bu tür düşünceleriniz de atmosferde yayılacağı için o kişi için iyi sonuçlar doğurmaz. Topraklanmış ve sakin bir şekilde korumak istediğiniz bireyi düşünün. Ona sevgi çemberi oluşturun. Allaha emanet ol, koruyucu melekler seni korusun gibi dualar edin. Ona sevgi gönderin. En iyisi sevdiklerinize de psişik korunma tekniklerini öğretin. Onların da sorumluluk almasını sağlayın.

Korunmada Farklı Bir Yaklaşım
Korunma ihtiyacı korkudan doğar. Korku duygusunun da kendine özgü bir titreşimi vardır. Bir şeyden korkuyorsak korkunun enerjisini çevremize yayarız. Çevreye yayılan bu enerji de kendisiyle aynı frekanstaki enerjilerle rezonansa girerse güçlenerek bize geri döner. Bu döngü, giderek bizi daha çok korkmaya ve önlem almaya yönlendirir. Bu nedenle her şeyden önce var olan korkularımızı tespit edip, bu korkuların sebeplerini bulup, psişemizi rahatlatmak, özgürleştirmek gerekir. Korkacak bir şey yoksa korunma ihtiyacı da yoktur. Kendimizi ne kadar güçlü ve güvende hissediyorsak o kadar güven içinde olduğumuzu hissederiz.

Güven Egzersizi

Şimdi gözlerinizi kapatın. Sevdiğiniz ve yanında kendinizi güvende hissettiğiniz, size güven duygusu veren, 4 kişiyi veya 4 canlıyı düşünün. Seçtiğiniz kişiler şu an hayatta olan kişiler olabileceği gibi bazıları yaşamakta olan bazıları da ölmüş akrabalarınız örneğin dedeniz olabilir. Bu dört kişiden biri ruhsal rehberiniz olabilir.
Size güven duygusu veren bir ağaç bir hayvan da olabilir. Bazı kişiler kartal, aslan veya jaguar gibi bir hayvanın enerjisini kendini güvende hissetmek için kullanabilir.
Seçtiğiniz bu dört unsurdan birini önünüze, diğerini arkanıza, bir diğerini sağınıza, diğerini de solunuza yerleştirin. Siz merkezde durun ve çevrenizdeki o dört unsurun enerjilerinin bir çember gibi sizi çevrelediğini düşünün. Onlardan yayılan enerjinin çevrenizdeki çemberi doldurduğunu imgeleyin. Bu çemberin her zaman ve mekânda sizinle birlikte olacağını hissedin.

Sonuç
Yüce iyiliğin gücü ile işbirliği halinde olmayı deneyin. O güçle işbirliği yapmak için harekete geçin. Pasifizmi terk edin. Dışarıdan bir şey beklemeyin. Ne yaparsak kendimiz yapacağız. O nedenle önce kendinizi yenilemeniz güncellemeniz lazım. Güncellemek için neler yapılabilir?
 Kendinizi gözleyerek, hoşlanmadığınız, değiştirmek istediğiniz özelliklerinizi tespit edin. Sonra zararlı olan alışkanlıklarınızı, inançlarınızı terk etmek için sabırlı ve şuurlu bir çaba sarf edin. Yeni ve faydalı bilgiler edinip bunların pratikte uygulamalarını yapın. Sabırlı olun. Kendinize süre verin. Hemen her şeyin tam da sizin istediğiniz gibi olmasını beklemeyin. Ne yaparsanız yapın sevgiyle ve beklentisiz bir ruh hali içinde yapıp sürece güvenin. Tanrıya güvenin. Dua edin. Her şeyin en hayırlısını dileyin. Kendinize değişim için fırsat verin ve yeni bir kimlik kazanın. Bu kimlik sizin ruhsal kimliğiniz, koruyucu kimliğiniz olsun.
Kendinizle kavga ederken veya birisiyle kavga ederken kendinizi yakaladığınızda kendinize kızmayın. Yanınızda birileri varsa oradan çıkıp sakin bir yere oturun. Topraklanıp derin derin nefes alıp verin ve tepenizdeki beyaz ışığa yoğunlaşın. Onun ilahi sevginin titreşimi olduğunu imgeleyip bedeninize yayıldığını düşünün. Bedeninizdeki bütün organların ve bütün hücrelerin sevgi enerjisi ile dolduğunu ve çok mutlu olduklarını düşünün. Fiziksel olarak gülümseyin, gülümseyin. Bir süre bu durumda kalın. Zihinsel ve bedensel olarak gevşek, güvenli ve güçlü olmak için bildiklerinizi uygulamaya gayret edin.

Kendini Sevme Egzersizi
Gözlerinizi kapatın ve başınızın tepesindeki beyaz ışığa odaklanın. Bu ışığın tepe şakranızdan girerek başınızı, boynunuzu, kollarınızı, gövdenizi ve bacaklarınızı doldurmasına izin verin. Bırakın tüm hücreleriniz bu ışıkla, yüce güçlerden size doğru akıp gelen sevgi ve şefkatle dolsun. Şimdi tepe şakranızdan, sevginin gül pembesi rengini doldurun. Gül pembesi ışığın kalbinizi doldurmasına ve kalbinizden çevrenize doğru genişleyerek yayılmasına izin verin. Ellerinizi çapraz olarak omuzlarınıza koyun ve aferin bana, aferin bana diyerek hissettiğiniz dinginliğin tadını çıkarın

alıntıdır Fadime emir

1 Ekim 2013 Salı

ŞİFA ENERJİLERİNDEN ARAÇLAR YARATMAK





Bilinçaltımız yaşantımızı yönlendiren yegane psişemizdir. Bilinçaltımız doğumdan itibaren toplum tarafından bizlere öğretilen inanç ve kalıplar ile  programlanır. Bilinçaltı tüm hatıralarımız ve duygularımızın depolandığı enerji alanıdır. Bu aşamada Şifa enerjileri, günlük yaşamımızda farkında varamadığımız bilinçaltı kalıplarımızın, bilinç seviyesine çıkartılarak farkedilmelerine ve ardından o kalıpla ilgili deneyimin sona ermesiyle tekamülümüzün hızlanmasına katkıda bulunan yaşam güçleridir. Bu yazıda sizlere, edindiğim bilgiler ışığında sübtil enerjileri kullanabileceğiniz alanları, örneklerle ve ¹olumlamaları da dikkate alarak açıklamaya çalışacağım.
¹Olumlama : Gerçekleşmesini istediğimiz cümleleri tekrarlayıp bunları bilinçaltımıza inandırmaktır.
SÜBTİL ENERJİLERDE ŞİFA YAKLAŞIMI
Reiki prensipleri içinde şifayı kabul etmeyen kişiye enerji aktarımı yapmama konusu daima ön koşul olarak bulunmaktadır. Uzaktan ya da dokunarak, kişinin isteği dışında şifalandırma yapılmaz. Çünkü gönderilen enerji kişinin aurasına ulaştığında, auranın titreşimini artar ve kişinin tutunmaya çalıştığı bilinçaltı kalıplarını çözerek istenmeyen bir farkındalık yaratabilir. Şifalanan, artık başka tekamül seviyesine ilerlemişse de gerçekte onun iyileşmeme hakkına müdahele edilmiş, yaşam planı değiştirilmiş olur. Bu noktada bilmelisiniz ki Takyon bir enerji değil, tüm enerjilerin başlangıç noktasından (fizikte Sıfır Noktası) akan sübtil ve formsuz bir kaynaktır. Daha doğrusu Yaşam Gücünün temelidir. O halde ²enerjiyi haberi olmadan ihtiyacı olana uzaktan ulaştırabilirsiniz. O kişinin  üzerine Takyon enerjisinin yağmur gibi yağdığını düşünmek (imajine etmek) yeterlidir. Bunu yaparken enerjiyi serbest bırakın (akışına müdahil olmayarak, eksiksiz bir şekilde kaynağından gelerek sizden bozulmadan yönlendirildiği güvenine sahip olun) ve onun istediği kadar alabileceğini niyet edin. Şifası için gerekli anlayışa ya da aurasındaki eksik ya da fazla enerjilerin dengelenmesine kadar almaya devam edecektir. Bu bire şifa değildir. Şifa gereksinimi duyulan alanların gerek duydukları enerji dönüşümüne yardımcı olacak temeli oluşturmaktır.
²Enerji: Takyonu formsuz olmasına rağmen litatürde anıldığı şekli ile “Enerji” eki ile ifade edeceğiz.
ANTEN NEDİR?
Anten, ihtiyacımız doğrultusunda enerjiyi alan, veren ya da dönüştüren alt-moleküler düzeyde kalıcı olarak değiştirilmiş herhangi bir maddedir. Şifa Araçları olarak da bahsedeceğimiz antenler, şifayı elde edebilmek amacına hizmet için, maddeler üzerinde niyet ile değişiklikler yapmamız sonucunda meydana gelirler. Basit şekli ile maddede mevcut bulunan Yaşam Gücünün, kullanılan enerjiye bağlanarak şifaya yardımcı olması amaçlanır.
ANTENLERİN KULLANIM AMAÇLARI
Antenleri gündelik hayatınızda her alanda kullanabilirsiniz. Fakat asıl amacımız çakralarımızı negatif enerji blokajlarından arındırmak olmalıdır. Takyon antenleri derecelendirilerek kullanılırlarsa da diğerleri için böyle bir koşul yoktur. Yani Takyon ile çalışırken, çakralarımın temizliği için ne kadar dereceli antenkullanmalıyım sorusu daima vardır. Altıncı dereceden bir anten çakralarınız için yeterlidir. Sabah kalktığınızda ilk defa su içiyorsanız onu notlarında bahsedildiği gibi derece belirterek Takyon anteni haline getirebilirsiniz. Ancak Jesus, Doğal Su (Water Elemental), Oksijen ya da Büyük Merkezi Güneş antenlerini derece ile belirtmeden yaratıyoruz. Bu yükleme yaklaşık onbeş saniyenizi alacaktır. Yinede elinizde anten olması için tuttuğunuz maddenin dolup dolmadığını içsel olarak hissedin. Bazen ben onu daha uzun süre avuçlarımda tutarken, bazen çok daha önce dolduğu hissini yaşıyorum. Yine içtiğiniz suyun kıvamından da enerji yüklenip yüklenmediğini anlayabilirsiniz. Suyun içimi özellikle uyumlama almamış olanlara güç gelebilir. Tüm bunlara rağmen bir şey hissetmemeniz de normal sayılabilir.
HANGİ MADDELER ANTEN HALİNE GETİRİLEBİLİR, ANTEN OLACAK MADDENİN TEMİNİ VE TÜRÜNE KARAR VERİLMESİ
Antenler küçük ve yoğun maddelerden yapılmalıdır. Çünkü büyüklük arttıkça, genişleyen bir yüzey elde edilse de etki yoğunluğa bağlı olarak istenildiği ölçüde olmaz. Diyelim ki hergün yattığınız yatağınızı anten haline getirdiniz. Bu antenin çakralarınıza etki edebilmesi için çok yüksek dereceden anten haline getirmelisiniz. Çünkü kumaş, pamuk gibi materyaller düşük yoğunluğa sahiptir. Yatağınız, derecesi ne olursa olsun yoğunluğunun azlığından ötürü birkaç derecelik bir metal kadar bile yüksek yayılım yapmayacaktır. Özgül ağırlığı yüksek maddeler kullanılması enerjinin yoğun yayılımı açısından gereklidir. Demir ya da Sanayi Elması gibi yoğunluğu yüksek metalleri kullanmak iyi bir fikir gibi görünse de onları bulmanın ve satın almanın zahmeti gözönüne alındığında, Cam Taşlarıişinizi rahatlıkla görür. Antenleriniz için gerekli yoğunluğa sahip olan Cam Taşlarını, hemen her semtte, çin malı süs eşyaları satan dükkanlardan birkaç Türk Lirası karşılığında edinebilirsiniz. Torba içinde satılan bir tarafı düz bir tarafı bombeli (ya da şekilli), renkli, dekoratif camlardır. Onları çoğunlukla masa ya da banyolarımızda çeşitli amaçlar için kullanırız.
Cam Taşlarını çevrenizde herhangi bir yere koyarak tüm gün onların yaydığı enerjiyi hissedebilirsiniz. Cam taşlarını yazımda adı geçen ya da uyumlama yapmaya müsait her türlü enerji ile yükleyebilirsiniz. Ancak bu taşları kullanmanızın amacı onları ana çakra noktalarına (veya yakınına) koymak olmalıdır. Yedi adet taşı elinizde tutarak bir seferde (Takyon 3 seviye uyumlamadan sonra) her birini 6. dereceden anten haline getirerek sabah 5 dakika kadar uzanıp dinlenmelisiniz. Bu sizin güne, yeni deneyimleri alıcı halde başlamanıza izin verecektir. Örneğin öfkeli ya da yaşamındaki zorluklardan dert yanan biri ile görüşürken  onunla aynı frekansta olmadığınızdan, söylediklerini dinlemekle yetinebilirsiniz. Enerji alanınızın titreşimi  daha yüksektir ve kargaşa ortamlarında huzur ve güven deneyimleyebilirsiniz. Akşam ise aynı taşlar ile 15 dakika kadar yatmanız yorgunluğunuzu atmanıza yeterlidir. Ben çoğunlukla uykum olmasa bile bu yüksek enerji altında uyumuşumdur. 7 Chakra Source (Yedi Çakra Kaynağı) enerjisi ile yüklenen taşlar çok daha kaba elektriksel bir alan yaratırken, Great Central Sun (Büyük Merkezi Güneş) antenleri daha yumuşak ve iletişime (kanallık) müsait hale gelmenizi sağlarlar.
Kitaplardan ya da internetten her bir çakranız ile uyumlu çalışan doğal çakra taşları tespit edebilir bunlardan bir set yapabilirsiniz. Eminim sabah ve akşam çalışmalarınızda aradaki farkı hissedeceksiniz. Örneğin ametist taşı üçüncü göz çakrası ile uyumlu çalışır. Takyon haline getirilirse bambaşka sonuçlar alınabilir. Ben boynumda daima 7 Çakra Kaynağı anteni haline getirilmiş bir Gül Kuvars taşırım. Ayrıca değişik türlerde, misket şeklinde doğal taşlardan dizilmiş bileklikler takabilir onları anten haline getirebilirsiniz. Küpelerinizi, eşyalarınızı, elbiselerinizi, gündelik kullanım için amaçlanmış üzerinizde taşıyabileceğiniz herşeyi yoğunluklarına dikkat etmeniz şartıyla anten haline getirebilirsiniz.
UYUMLAMALARIN KAPSAMI
Takyon uyumlaması verilirken her bir seviyenin kendine özgü alıştırmaları eğitmenin ders içeriğinde bulunmalıdır. Bu alıştırmaların limitleri biraz aşılabilir görünse de onları aşmamanız ve uyumlama ile paralel gitmenizi tavsiye ederim. Takyon‘un ağır bir inisiyasyon olmaması için onbir seviyede verilmesi genellikle uygun oluyor. İlk dokuzu sizin enerji bantlarını bedeninize getirmeniz, on ve onbir ise aynı bantları ruh bedeninize demirlemeniz için tasarlanmıştır. Son iki inisiyasyon öğretmensiz de her zaman indirilebilirdir. Diğer enerjiler Takyon uyumlaması alınsa da alınmasa da talebe göre birer seansta verilebilir. Bugün gördüğüm kadarı ile onları uzaktan uyumlamak daha pratik görüldüğünden öğrenci ile öğretmen yakınlaşması sadece Reiki ve benzeri yakından inisiyasyon gerektiren derslerde belirgin oluyor. Enerjilerin artmış olması sebebiyle bahsedilen uyumlamalar kısa aralıklar ya da paket oturumlarla da verilebilir. Ancak onların getireceği imkanları rahatça görebilmek açısından, sınıf ortamında haftada bir uyumlama planlanmasını, geniş bir zaman aralığını kapsayacak şekilde verilmesini önemli buluyorum. Bu, derslerin çalışılıp üzerinde düşünülmesi için de gerekli ve uygun bir aralıktır. Öğretmen açısından enerjinin kişinin üzerinde artan yoğunluğunun değerlendirilmesi yapılırken, öğrenci açısından bir sonraki seviyenin getireceği yeni imkanları öğrenmenin tadı bambaşka oluyor. Ödenen bir ücret var ise yakın öğrenci öğretmen ilişkisinin avantajları, her iki tarafında maddi manevi tatminini sağlıyor. Uyumlama seanslarının herbirine özel ilgi ve titizlikle yaklaşıldığında, toplu katılım olacak şekilde organize edildiklerinde, ortamın da etkisi ile çok mistik bir hava hakim oluyor. Böylece hem kullanım alanları ile ilgili artan sorular cevaplanıyor hem de farklı seviyelerdeki katılımcıların tecrübelerini aktarması ile dersler verimli geçiyor.
ENERJİLERİN KULLANIM ALANLARI
Suları ve yiyecekleri Takyon haline getirebilirsiniz. Onların özgül kütleleri düşük olduğu için ilk seviyelerde değil ama uyumlamalar bittiğinde istediğiniz kadar yüksek yapabilirsiniz. Water Elemental, suyun içindeki bileşenleri manyetize ederek enerjinin akışını canlandırır. Günü yanıbaşınızda bardak ya da şişede duran  güçlü bir enerji kaynağı ile geçirebilirsiniz. Oksijen araçlarını ise sıvı maddelerden yaparak tüketmeniz uygun olacaktır. Suya oksijen yüklendiğinde kan ve diğer organların oksijeni alma istekleri artar. Bu sular ile çiçeklerinizi sulayabilirsiniz.
Talep halinde kişilere uzaktan Takyon ya da diğer subtil enerjilerin şifası aktarılabilir. Mesafe kısıtlaması olmaksızın bir başkasının elindeki madde antenhaline dönüştürülebilir. Uzaktan su ya da yiyecekler derece belirtilerek anten haline getirilebilir. Bu noktada hemen aklınıza orada bir bardak ve su olmadığı durum gelebilir. Takyon formu kişinin bardak bulunuyor dediği alana o alan şifalanana kadar akar. Dahası takyon şifası kişinin eğer niyeti deneyimlemek istiyorsa susuzluğuna ya da su ile ilgili tüm bedensel boyutlarda deneyimlene akar. Su ile ya da niyeti ile talep ettiği duruma akan takyon su ya da niyetini şifalandırmaya başlar. Bu formlar niyetiniz ile varolur. Hiçlik boyutundan gelen subtil bir formu sadece fizik mekanda madde ile ilişkilendirmek onların tanımı açısından tam doğruluk taşımaz ve yeteneklerini kısıtlamış oluruz.
Takyon tek başına iyileştirme yeteneğine sahip değildir. Ancak hücrelerin ihtiyacı olan hızlı onarma yeteneklerini uyarabilir. Bir yaranız var ise elinizi Reiki enerjilerinde olduğu gibi üzerine koyarak (Takyon aktığını düşünerek) doğrudan yaşam gücünü o bölgede yoğunlaştırabilirsiniz. Böylece yaranın birkaç haftada kabuk bağlaması yerine bunu birkaç günde yaptığını görebilirsiniz.
Antenlerin her biri farklı seviyelerde davranmaktadırlar. Örneğin Merkezi Güneşantenleri daha sert bir ışınıma sahipken, kaynak antenleri daha sübtil ve çok az hissedilebilir formlardadırlar. Aslında her biri başka boyutlarda, seviyelerde çalışmakta olan Takyon formlarına benzerler. Antenler bir niyete bağlı olarak kullanıldıklarında çok etkili olurlar. Örneğin Jesus Kaynağı daha çok sevgi, anlayış gibi duygusal formlara bağlanabilen bir sıfır noktası elemanıdır. Onun aktığı alandan duygusal bedeninize, niyetinize bağlı olarak istediğiniz olumlamayı  kurgulayabilirsiniz. Diyelim ki size saygı duyulması sizin için önemli. O halde avucunuza aldığınız cam taşını “Kişiliğime saygı duyulması ile ilgili isteklerime şifa olması için Jesus Kaynağı anteni haline getiriyorum.” şeklinde programlayabilirsiniz. Sübtil bedenlerinizde tuttuğunuz blokajlar, enerjinin bu düşünceye akmasından dolayı farklı şekillerde etkileneceğinden saygı kaygınızla ilgili bir dizi deneyim yaşayabilir ya da saygının anlamını kavrama konusunda hassaslaşabilirsiniz.
Antenleri kullanmanın zorlukları en başından bellidir. Siz kendi açınızdan olması için direttiğiniz arzularınızı  ele alıyor ve onları niyetleriniz ile enerji bantlarına bağlıyorsunuz. Enerjiye bağlı anten daima bundan daha fazlasıdır. Saygıyı baz alarak ilişkilerini sorgulayan bir kişinin Jesus Kaynağı anteni yapması çok anlamsız gelebilir. Çünkü daha fazla saygı duyulması arzunuz evrende “kabulsüzlüklerinizin” olduğu anlamına gelir. Fakat anten sizi yanıltmaz. Amacınız şifa olmasa dahi anten,  sorunun kaynağını farkedebileceğiniz şekilde bilincinize yansıtır. Böyle bir durumda gerçeklerin sizi incitmemesini talep edemezsiniz. Ya gerçekten bir saygı deneyimi yaşarsınız ya da hiçbir şey olmaz. Her iki durumda da dikkatiniz öylesine niyetinize kaymıştır ki bilinçaltınız mutlaka buna bir cevap verecektir. Zaten enerjiden de bunu yapmasını sizi dürtmesini istemiştiniz.
Antenin mevcut ikileminize cevap vermesi zaman alabilir. Sorununuz yüksek benliğiniz vasıtası ile evrene ulaşır ve ihtiyaç duyulan cevap mutlaka size geri döner. Bazen hemen bazen günler sonra. Anteni çevrenizde bulundurmaya (cebinizde, boynunuzda, masanızda vb.) özen gösterin. Onun sayesinde artan titreşiminizle birlikte her yönden gelecek yanıta odaklanın. Bazen hergün yaptığınız edimlerin arasında, o anda yaptığınızın daha farklı olduğunu göreceksiniz. Mutlaka dikkatinizi çekecek bir şey olacaktır. Ya da daha fazlası.
Başka bir örnekte; eski bir arkadaşınızın resmini Kaynak Anteni haline getirebilirsiniz. Bu durumda gerçekleşebilecek olasılıklardan sadece bir kaçına göz atalım. Resimdeki şahıs ile ilgili unutulmuş anılar belirebilir. Uzun zamandır görmediğiniz başka birine rastlayabilirsiniz. Her durumda niyetinizi gözden geçirmeli, yaşamınızdaki değişikliklere odaklanmalısınız. Çoğu zaman cevap gelir ancak insanlar bu cevabı fark etmeden onu kaybederler. Ya niyetlerinin farkındalığına açık değillerdir ya da cevabı görmezden gelmek gerçeklerle yüzleşmemenin en iyi yoludur. Antenler, farkındalığınızı bir madde aracılığı ile sübtil aleme kaydırmanıza olanak verir. Ancak bir yandan da maddi ve manevi dünya arasındaki mesajlara odaklanmak için çaba göstermeniz gerekebilir. Dönüştürdüğünüz anten, niyetinizi taşıyan bir elementtir. Elementi yanınızda taşıdığınızda (niyetinizi ya da anteni bir yerde unutmazsanız), zihne mesajlarını sürekli verecek, sürprizler her zaman görünebilir olacaktır.
Uyumlamalarınızın ya da şifa seanslarınızın daha etkili olabilmesi için vücut yağları veya esanslar anten haline getirilebilir. Böylece seanslarınızın etki derecesini arttırmış ve ortamda oluşabilecek negatif alanları tersine çevirmiş olursunuz. Anten haline getirilmiş krem, yağ ya da makyaj malzemeleri gibi ürünler hergün düzenli olarak kullanıldığında ciltte  hızlı yenilenmeler de gözlemlenebilir. Cilt genç ve gergin görünüm kazanacaktır. Bu ürünleri yoğunlukları az olduğundan yüksek derecelerden anten yapabiliriz. Örneğin 100 ila 500 derece arası.
Geniş yüzeyli maddeleri dönüştürmek ile küçük ve yoğun maddeleri dönüştürmek arasında fark vardır. Örneğin A4 kağıdından yapılan Takyon anteni çok az bir yayılım yapar. Bunu sebebi yoğunluğunun çok az olması ve yüzeyinin yayılım yapabilecek kadar noktasal bir şekilde olmamasıdır.
EMF : Elektro Manyetic Fields (Elektromanyetik Alanlar)
Takyonların elektromanyetik alanları nötr hale getirme yetenekleri vardır. Buradaki enerji oraya bir anten konursa derecesi nispetinde yaşam enerjisine dönüşür. Sigorta ve elektrik panelleri Takyon anteni haline getirilmiş kağıtlar ile kaplanabilir. Bunun yerine çalıştığınız cam taşlarından oluşan antenleri EMF alanlarının yakınlarına da yerleştirebilirsiniz.
Uygulama : Bir elektromanyetik alanın enerjisini nötr hale dönüştürmek için farklı sürelerde Takyon ya da Merkezi Güneş anteni kullanınız. Aradaki etkinin ve EMF’nin yayılımının ne ölçüde etkilendiğini anlamaya çalışınız.
Telefon piline yakın bir noktaya Takyon anteni haline getirilmiş bir sticker yapıştırarak telefondan yayılacak radyasyon en aza indirilebilir. Cihazın tamamınıanten haline getirmek de sonuç verebilir ancak cihazın elektrik aksamının çalışması için gereken şartlar etkileneceğinden telefonunuz bazen tuhaf  davranışlar gösterebilir. Sticker yerine cihazınızın arka kapağını da antenyapabilirsiniz. Ayrıca Takyon şifası ile bir pil çok az süre çalışabilecek kadar şarj edilebilir.
HASSAS OLUNMASI GEREKEN DURUMLAR
Bahsettiğimiz enerjileri doktor kontrolündeki tedavinizle birlikte alternatif olarak kullanınız. Enerjilerin kullanımı sonucu dokularda hızla iyileşme eğilimi göstereceğinden, yara veya kırıkların tedavisi sonuçladığında kullanmaya başlayınız.
Almış olduğunuz uyumlamalar sizin enerjiye hassasiyetinizi arttırabileceği gibi dayanıklılığınızı da perçinleyecektir. Bir başkası için yapacağınız Takyon suyu hızla o kişinin aurasındaki blokaj ya da tıkanık meridyenlerde çözünmeleri arttıracağı için onun öfke ya da sevgi deneyimlerini hızlandırmış olursunuz. Her ne kadar olan oluyor ve olmak zorunda ise de uyumlama almamış olanlarınanten haline getirilmiş maddeleri tüketmelerini istemeyiniz. Israrlarına karşı koyamadığınız kişiler için yedi taşın toplamı 1-2 dereceyi geçmeyecek antenler yaparak, çakralarına koymalarını ve dinlenmelerini sağlayabilirsiniz.
Antenler sizde dahil herkesi (bitkiler, hayvanlar) etkilemektedirler. Onları ortalık yerde bırakmamaya özen göstermelisiniz. Mutlaka programlarını iptal etmelisiniz. Altıncı dereceden bir Takyon anteni, 6 metre yarıçaplı bir küresel alanı etkileme gücündedir. Tabiî ki bu etki kaynağın yani cam taşının merkezinden  uzaklaştıkça azalmaktadır. Yani altıncı metrede enerjinin etkisinin en az olduğu söylenebilir. Evinizde onları aynı yerde yüklü halde bırakmamanızı öneriyorum. Ya da bırakacak iseniz mekanda birbirinden uzak köşelere birer birer dağıtmanız daha uygun olacaktır. Örneğin birini misafir odasında bırakırken diğerini banyoya koyabilirsiniz. Evinize misafir gelenler bu ilahi atmosferden farkında olmadan etkilenebilir, samimi bir hava içinde açık sözlü davranabilir, hatta konular sıcak tartışmalara dönüşebilir. Her neye sebep oluyorsanız sizin ve onlar için anlamlıdır. Şifalanma hızla gerçekleşmektedir.
SIRA SİZDE
Kişi, niyetiyle tüm bedenini bir anten haline getirebilir. Takyon derslerinin dokuzuncu seviyesi (ancak maceranın başlangıcı) bu konudan oluşmaktadır. Dokuzuncu seviye alındıktan sonra kendi bedeninizi 200 dereceden bir antenhaline iki haftalık bir süre içinde getirmeye başlamalısınız. Dokuzuncu seviye alınmadan anten haline gelme girişiminiz başarısız olacaktır. İlk takyonunuzu 6. dereceden yapınız. Üçüncü gün 12.dereceden takyon yapınız. Daha sonra 5. gün geldiğinde 20.dereceden takyon haline geliniz. Arkadan gelen her tek sayılı gün için 30 derece arttırabilirsiniz. Böylece 15 gün içinde 200. dereceden bir takyon anteni olacaksınız. Bunu arttırmak ya da başa dönmek her zaman sizin elinizdedir. Sadece seviyeleri mantıklı ölçülerde arttırmaya çalışmalı ve artan enerji miktarından rahatsız olduysanız eski derecenize dönmelisiniz.
Bir insan bedeninin yoğunluğu oldukça azdır. Altıncı dereceden Takyon etkisini çevrenize yayabilmek için en az bir milyonuncu dereceden anten haline gelmelisiniz. Burada önemli olan fizik bedeniniz dışındaki aurik alanınızı ya da bedenlerinizi anten haline getirmemenizdir. Hissettiğiniz duyguya enerji aktarabilirsiniz. Yine de bunun en tutarlı ve eğlenceli yolu bir maddeyi niyet belirterek anten haline getirmektir. Örneğin, “Elimdeki cam taşı şu anda falanca kişi ile aramda hissettiğim yalnızlık duygusunun çözünmesi (çözümün bilincime ulaşması veya şifalanması) için falanca anten haline dönüşüyor.” Dönüşmüş maddeyi süre sınırlaması olmadan yanınızda taşıyın. Onun yanınızda olması ya da olmaması arasındaki enerjisel farka odaklanın.
Uygulama İki kişi arasındaki yalnızlık duygusuna Jesus Source şifası yollayınız. (Anten yapmayınız) Bu kişilerden biri siz iseniz, diğeri ile aranızdaki bu duygunun Jesus Source ile şifalanmasını isteyiniz. Evrenden gelecek geri bildirime odaklanınız.
Anten haline getirilebilecek maddelerden başka hiçbir maddeyi anten haline getirmeyiniz. Hayvanlarınızı, bitkilerinizi ve insanları anten haline getirmeye çalışmayınız. Bu onların iyiliği için bile olsa  deneyimleri hızlanarak blokajları akıcı hale gelebileceğinden istenmeyen çelişkiler veya sebebini anlayamadıkları psikolojik rahatsızlıklar yaşayabilecekleri unutulmamalıdır. Çünkü şifa daima en üst seviyede çalışmaya devam edecektir. Canlı varlıklarda ihtiyaç halinde yapabileceklerinizin en iyisi onların bazı organlarını anten haline getirmek olacaktır. Örneğin bir akrabanızın yaşlılık sebebiyle yürüme fonksiyonunu yitirmekte olan diz kapaklarını en fazla 20-30 dereceden takyon anteni haline getirebilir yaşam enerjisini çekerek daha rahat adım atmasına yardımcı olabilirsiniz. Yine mide spazmı geçiren birinin midesini geçici bir süre onun isteği doğrultusunda anten yapabilirsiniz. Ancak bütünüyle bir canlının anten haline getirilmesi düşünülmemelidir.
DENGEYİ BULMAK
Doğa her zaman başka bir farkındalık seviyesi ile sizin dengeyi bulmanıza yardımcı olur. İnsan aslında dengeye geldiğini fark edemez ise kendisini rahatsız hissedebilir. Sübtil formların diğer enerjiler gibi yaptığı da  budur. Niyetinize cevap bulmanıza kısa sürede dengeye ulaşmanıza yardımcı olmak. Örneğin bir maddeyi anten yapıp cüzdanınızda taşıyarak bolluk ve bereketin artmasını deneyimlemek istiyorsunuz. Sizin için bolluğun anlamı ne ise ona odaklanın. Bağlı kaldığınız fikir ve ideallere göre başka bir insanın cebinde taşıdığı antenden farklı bir anlayışa ulaşmanız çok olağandır. İnanç kalıpları ve kısıtlar kişiden kişiye değiştiği için  farkındalığınıza da yansıyan bilgi o seviyeden olacaktır. Kimisi cebinden azalan paraya bakıp bu anten bir işe yaramıyor derken, kimisi evrenle bolluğumu paylaşmam gerekiyordu şeklinde düşünecektir. Kimisi başka bir açıdan kaybettiğinin para değil, bir anlayış ya da bir hüküm olduğuna bakıp farkındalığını genişletecektir. Belki bollukla ilgili uzun zaman sonra bir yeni fikre ulaşırsınız ya da hiçbir şey olmaz. Olmaması dahi iyi bir deneyim şeklinde dengeye ulaşmak halidir. Tecrübelerim, daima bir anten yaratıldığında er ya da geç onun sizin realitenizde yarattığı anlayışa ulaşacağınız yönündedir.
ZİHNİN AŞAMADIĞI PERDE, SINIRSIZLIĞIN SINIRI
Antenler arasında derece ile dönüştürülebilen Takyondur. Onu sınırsız yapabilirsiniz. Bunun için sınırsız kelimesini kullanmayın. Basitçe cam taşı artık bir Takyon anteni haline gelmektedir, diyebilirsiniz. Diğer enerjilerde ise derece belirtilmiyor. Örneğin “elimdeki ametist taşı Kundalini uyumlaması alıyor.” dediğinizde derece belirtmezsiniz.
Ancak aşmamız gereken tek sınır derece değil. Yapabileceklerimizin sınırını aşmalıyız.
İçinde bulunduğumuz zaman içinde Takyon için bir derece belirtmeniz maceranızın dozu açısından  önemlidir. Size keyifli oyun alanları açılacaktır. Derece sınırı bedensel değişim ve dönüşüm için titreşim seviyenizi (ve daha çok Takyonla tanışmamış olanlar için) yavaşça yükseltmeniz için gereklidir. Zihninizde oluşturarak niyetinize tatbik ettiğiniz derece, enerji akışının musluğudur. Düşününüz ki; bir derece, borudan akan suyun debisine benzetilebilir. Her uyumlamada inisiye olunan enerji miktarı aslında sizden akacak enerjinin debisini belirler. Bu suyun akması için gittikçe genişletilen bir boruya benzetilebilir. O halde olumlamaya akacak ya da antenden geçecek enerjinin debisini biz belirlemiş oluyoruz. İçsel sorgularımda derecenin şifanın özünü değiştirmediği, subtil formların daima uygun şartlarda çalıştıkları ve sonuçları aktardıkları  hakkında cevaplar alıyorum. Derece, kişi özelinde şifanın hangi boyutlara taşınabileceğini belirleyen ve süreci etkilemeye yardımcı olan bir unsurdur. Şifanın bu takip sürecine derece kavramı ile müdahil oluruz.
Anten ve şifa araçları yaratmada, hayal gücünüzle sınırlısınızdır.
Takyon antenlerini yaratırken derece anlayışınız, en küçük dereceli antenlerin bile işe yararlılığı konusunda şüpheniz olmamasıdır. Dereceli olsun veya olmasın bir takyon ile yarattığınız antenler titreşiminizi arttırırken, sizin farkındalığınız da aynı ölçüde artar anlamına gelmemektedir. Farkındalığınız, odağınız merkezinizde olduğu sürece artarken, Takyon titreşiminizi değiştirerek deneyimlerinizi fark etmenizi sağlar. Önemli olan nokta subtil bir enerjide uygun olumlamaları yapabilmek ve geri bildiriminin farkına varabilmektir. Sınırsızlığınız; yaratıcılığınızı, blokajlarınızı zayıflatacak olumlamalar yönünde kullanmanız, ideal ve inançlarınızı terketmenize yarayacak yolları cesaretle aramanız ve bunları içselleştirerek gündelik yaşamınıza adapte etmenizle mümkündür.

alıntıdır