13 Eylül 2013 Cuma

AURA NEDİR? çakra nedir?

Duygu düşünce. ve fiziksel enerjimizin kalitesinde niteliğindeki enerjiyi AURA dediğimiz manyetik alanımız vasıtası ile evrene yayar, benzer frekanstaki, kalitedeki enerjileri kendi alanımıza çekeriz. Auramız evrenle iletişim kurabildiğimiz yanımızdır.Kişisel gelişim yöntemleri,(duygu ve düşüncelerinin kalitesi-nefsin terbiyesi) yaşamdaki duruş şeklimizle ve bedensel sağlımıza verdiğimiz önemle bu titreşimleri saflaştırabilir,yükseltebilir ve benzer saf suptil enerjilerle beslenebilir ,yaşam kalitemizi artırabiliriz.Üç enerjimizin herhangi birindeki olumsuzluk aurada hasar oluşturup enerji kaybımıza ve dengesizliğine sebep olur.
ÇAKRA ve AURA SİSTEMİ
Aura, tüm canlılarda ve nesnelerde çekim gücü olan fiziki bedeni 18- 20 cm genişliğinde kaplayan ve değişken olan bir enerji sistemidir. Kişinin düşünce tarzına göre renkleri devamlı değişir. Anlık ölçümlerle kişinin genel aurası hakkında herhangi bir karar verilemez. İnsanın duygularına göre aura renkleri de her an değişmektedir. Örneğin çok sevdiği bir kişiyi düşündüğünde aurası canlı renklere bürünürken, karamsar bir duyguya kapıldığında aurası hemen daha koyu ve silik renklere bürünmektedir. Dolayısıyla çakraların ölçümü de anlık olamaz. Çakralara auradan duygu ve düşüncelere göre enerji yansır. Bunun için de negatif düşünen bir insanın aurası nasılsa çakraları da öyledir.
Çakralar, aura ile fiziksel beden arasında bulunurlar. Aura ne tarz enerji ile doluysa çakralara da onu gönderir. Çakralar da bu enerjiyi fiziksel bedene ulaştırırlar. Bu nedenle bazen nedensiz mutlu olduğumuzu yada nedensiz içimizin sıkıldığını fark edebiliriz.
Aura ve fiziki beden birbirini karşılıklı olarak etkileyen iki unsurdur. Auranın dış etkilerden kendine çektiği negatif enerjileri çakralar yoluyla fiziki bedene yollamasıyla, fiziki beden negatif olarak etkilenebilir. Örneğin konuşmasa da içinden negatif duygular besleyen, karamsar bir kişinin aurası bizim auramızı kirletebilir. Ve bizim nedensiz olarak içimiz sıkılır, halsiz düşeriz. Bu auranın fiziki bedeni olumsuz etkilemesidir. Aynı şekilde fiziki beden de aurayı kirletebilir. İçinde sürekli kin duygusunu canlı tutan yada yaşama çok karamsar bakan bir insanın düşünce ve duyguları da aurasını kirletir. Yaşama karşı karamsar olan kişi kendi aurasını kirlettiği gibi, tüm etrafındaki canlıların ve nesnelerin de aurasının kirlenmesine sebep olur.
Aynı şekilde güzel düşünen, olumlu bakış açısı olan kişiler de hem kendi auralarını temiz tutabildikleri gibi hem de etrafındaki kişilerin auralarını pozitif olarak etkilerler. Bu nedenledir ki pozitif duygu ve düşüncelere sahip olan bir kişi tüm evreni pozitif olarak etkilediği gibi, negatif duygu ve düşüncelere sahip olan bir kişi de tüm evreni negatif olarak etkilemektedir. Öz’de bir bütün olduğumuzun farkında olana kadar da bu böyle devam edecektir
Aurayı Tanımak:
(Karla McLaren – Aura ve Çakra Kullanma Kılavuzu)
Uygun sınırları belirlemek, bütün psikolojik yöntemlerin ana kuralı ve bütün ilişkilerin temel hoşnutluk ya da tartışma noktasıdır. Ama sınır koymanın, kesinliği olan, bilimsel ve her durumda geçerli bir yöntemi henüz bulunamamıştır.
Makul sınırlar konmadığında kimsenin yaşamının uyumlu bir akışı olmaz. Böyle bir durumda, insanın iç dünyası karşılanmamış ihtiyaçlar ve gerçekleşmemiş hayaller yığınıyla karmakarışıktır; dış dünyası ise ya aşırı derecede işler ya da umutsuzca bir toplumsal baskıyla sarılıdır. Sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini asla bilemediği için bu insanlar arkadaşlarının duygusal sorunlarından çevre meselelerine kadar her şeyi kişisel olarak algılar; bunları kendi sorumlulukları sanıp üstlenirler. Kendilerini, başkalarını ne kadar etkilediklerine göre tanımlarlar; kendi hayatlarına ne kadar etki ettiklerine göre değil.
Sınırları olmayan kişiler kendilerine sınır oluşturmak için çoğu zaman ağırlıklarını kullanırlar: Kilo aldıkça daha fazla yer kaplar ve kendilerini bu şekilde korurlar ya da kilo kaybettikçe özdenetimleri olduğunu ispatlar ve hiçliğin içinde görünmez olurlar. Böyle insanlar kontrolü ellerinde tutmak ve sınırlar koymak için kimi zaman da fiziksel güvenlik ya da düzeni kullanırlar. Bu sahte sınırların hiçbiri işe yaramaz.
Sınırları olmayan kişiler genellikle sağlık konularında, çevre meselelerinde, politikada, iş ya da finans dünyasında aşırı faal bir şekilde rol alırlar. Bunlar kötü faaliyetler değildir ve onlara da bir zarar vermez. Yine de bu harici faaliyetlere aşırı odaklanma hiperaktif ve sınır-özürlü insanların tanımlanmasını kolaylaştırır. Ben onlara kaçak şifacılar diyorum.
Kaçak şifacılar olağan şifacılardan önemli farklılıklar gösterirler. Onlar yaptıkları işlerde olağanüstü başarılıdırlar ama iç dünyalarına baktığınızda büyük bir boşluk ve kaos görürsünüz. İçlerindeki tüm enerji, iyileştirdikleri kişilere ve olaylara akıp gider; kendilerine ayıracak zamanları yoktur.
Kaçak şifacıları tanımlamanın en iyi yolu, onlara kendileri için ne yaptıklarını sormaktır; dinlenmek ya da kendilerini iyi hissetmek için ne yaptıklarını sormaktır. Olağan şifacılar böyle bir soruyla karşılaşınca hiç duraksamadan koca bir liste dökerler. Kaçak şifacıların ise ya dilleri tutulur ya da içinde bencillik olmayan misyonlarını anlatmaya başlarlar.
Bencillik olmadığı doğrudur. Onlar acılarından “kendilerinden arınarak”; kendi hayatlarının önemsiz bir parçası haline gelerek kurtulmaya çalışırlar. Sürekli başkaları için yaşayarak ve kendilerini ihmal ederek iç dünyalarındaki karmaşadan kurtulmaya çalışırlar. Bu yolda hastalanabilir hatta ölebilirler. Başkalarına şifa verirken ya da toplumsal bir haksızlığa karşı çıkarken iyileştirici enerjilerini yönlendirirler ama sınırları olmadığı ya da sınır nedir anlamadıkları için (büyük bir olasılıkla fiziksel ya da ruhsal bir hastalığa yelken açmışken) enerjileri karşı tarafa zararlı da olabilir.
Kaçak şifacılar başka insanların acı içinde olmasına dayanamazlar. O kişilerin rahatsızlıklarına bağlı öğrenebilecekleri dersler olduğunu tamamen göz ardı ederek onları kurtarmaya girişirler. Kaçak şifacıların niyetleri iyidir ama sonuçta çözülemez bağımlılıklar yaratırlar çünkü iyileştirmek zorunda ve arzusunda oldukları için olayları akışına bırakamazlar. Sürekli yeni misyonlar yaratmak, yeni adaletsizlikler bulup üstüne gitmek ihtiyacındadırlar. Genellikle de işe sizin hayatınızdan ve çektiğiniz sıkıntılardan başlarlar.
Kaçak şifacılığın ardında yatan temel itki dünyayı acıdan kurtarmak gibi görünse de aslında bunu gerçekleştirmeye çalışanlar kendi acılarının hatırasından kurtulmaya çalışmaktadırlar.!
Bu yüzden kaçak şifacılık, şifacının benlik imajının şifa verme becerisine sımsıkı bağlı olduğu müthiş stres yüklü bir yerden gelmektedir. Kendi ihtiyaçlarını unuturlar; kendi sağlıklarına, evlerine, maddi durumlarına boş verirler: onlar görev başındadırlar! Seyretmesi acıklı bir görevdir bu. Çünkü kaçak şifacılar daima kendilerini fiziksel ve zihinsel olarak tüketirler; eninde sonunda iyileştirmeyi durdurmak zorunda kalırlar. Bu kaçınılmaz son geldiğinde kaçak şifacının dünyası kararır. Misyonu olmadan ne yapacaktır? Elinde başka nesi vardır ki? Misyonsuz nasıl yaşayacaktır?
Kaçak şifacılar kaçınılmaz son gelmeden önce kendilerini durdurabilir ve enerjilerini kendi hayatlarına yönlendirebilirlerse o zaman bu özünü yıpratma işlemini tersine çevirebilirler. Sınırlarını belirleyip kendi acıları üzerinde çalışmaya başladıklarında başkalarının acılarını da kabullenebilir ve müdahale etmekten; yani iyileştirmeye çalışmaktan vazgeçebilirler. İlk adım, başkalarını iyileştirmelerine engel olmaktır. Tamamen durdurulmaları gerekir çünkü, “Hayır” demekten, dinlenmekten ve başkalarından yardım istemekten neredeyse acizdirler.
Kaçak şifacılar huzura, her şeyin adaletli olduğu ve acının olmadığı bir dünya ile değil, hayati enerjilerini kendilerine yöneltmekle kavuşacaklardır. Kendilerini iyileştirmeleri ve dünyayı kurtarmaya başlamadan önce kendilerini dengelemeleri gerekmektedir.
Özgüven sahibi olan bireyler başkalarını iyileştirmeyi ya da adaleti sağlamayı kendilerini yüceltmek için yapmazlar. Onlar, başkalarına yardım edebilmeleri için önce kendilerine yardım etmeleri gerektiğini bilirler. Nerede başlayıp nerede duracağını bilen insanlar güvende olmak için ağırlığı kullanmazlar. Fiziksel ve duygusal sınırları kişisel sağlıklarını tehlikeye sokmayacak şekilde çizilmiştir. Sahip oldukları şeylere ne sınırsız bir bağlılıkları ne de sınırsız bir aldırmazlıkları vardır. Dünyalarını korumak için onu kilitlemek ya da dikenli telle çevirmek gerekliliği duymazlar.
Sınırları olan kişiler kendilerinden istenmedikçe şifa vermezler çünkü kendi hayatlarını yaşamakla meşguldürler. Sınırları olan kişiler başkalarını doğal olarak iyileştirirler. Sınırları olan kişiler kendilerini sıkıntılarından toprakladıkları için güvenilirdirler. Sınırlarını belirlemiş kişilerin “yuvam” dedikleri rahat, ferah ve ruhsal olarak güvenli bir yerleri vardır.
Hepimizin Tanrı vergisi bir sınırlandırma sistemimiz vardır ; auramız. Aura, her ne kadar kendisine uçuk metafizik etiketler yapıştırılsa da aslında sadece bizim varlığımızın kişisel enerji sınırıdır.
Görüş alanınızın dışında olduğu halde birinin size baktığını ya da arkanızdan geldiğini hiç hissettiğiniz oldu mu? Bu, auranızın enerji sınırının deneyimidir. En basit haliyle auranızın enerji antenleri bir başkası fiziksel alanınıza girdiğinde sizi uyaracaktır; siz auraları görün ya da görmeyin bu uyarıyı alırsınız. Biraz çalışma ve dikkatle auranızın size duygusal ve ruhsal sınırlarınız konusunda söyleyeceklerinin farkındalığına varabilirsiniz. Bu farkındalığı elde ettikten sonra gerekli sınırları çizmek bir gizem olmaktan çıkar. Sınırlarınızı gerçek, gerekli ve pratik bir varlık olarak görme ve dokunma yeteneğini kazanırsınız.
Auranız ve kişisel sınır sisteminiz, çocukluktan çıkıp ergenliğe geçtiğinizde ve ailenizin korumasından uzaklaştıkça sizi birlikte büyür. İlişkiler, iş, yüksek öğrenim ve sağlıklı cinsel ilişki sırasında kaybedilip yeniden bulunan sınır deneyimleri yaşandıkça farkındalık fazlalaşacaktır.
Olgunlaştıkça yeni ve değişik deneyimler karşısında zaman zaman sınırlarımızı inceltiriz; hatta bazen kaldırırız. Tanıştığımız yeni bir insanın, yeni bir fikrin ya da yeni bir deneyimin kendimizi ya da bakış açımızı değiştirmemize değip değmeyeceğini düşünürüz. Doğru ve yeterli bir destekle çoğumuz bu deneyimlerden sınırlarımızı daha iyi tanıyarak ve yaşadığı dünyaya daha uyumlu hale gelmiş olarak çıkarız.
Ancak çoğumuzun sınırlarımızla bağlantıyı kaybetme eğilimi vardır. Muhtemelen bunun sebebi günlük yaşamda ya da sıradan bir sohbette olağan bir konuymuş gibi (“N’aber, auran alemde?”) bundan söz etmiyor olmamızdır. Ebeveynlik anlayışının ve okul eğitiminin temelinde çocuklar üzerinde kontrol kurmak yatar; bu da çocukları tam olarak nerede başlayıp nerede bittiğini bilmedikleri bir kişisel sınır karmaşası içinde bırakır. Kendi yönünü çizme, bireysellik ve kişiye özel ihtiyaçlar da medya tarafından kirletilmiş ve gruplara bağımlı hale getirilmiş toplum tarafından düzenlenir. Sözle ifade edilsin ya da edilmesin uyum sağlamak büyük bir baskı olarak kendisini hissettirir. Bunun sonucunda sahip olunması gereken doğru şeylere sahip olan; giyilmesi gereken doğru giysileri giyen; söylenmesi gereken doğru sözleri söyleyen, doğru malumatı edinen ve böyle sürüp giden bir toplum yaratılır. Böyle bir toplum da kendisiyle bağlantı halinde olan bireyler yaratamaz.
Auranızı yeniden tanımakla, kendinizi yeniden kendi hayatınızın içine yerleştirirsiniz; burası iyileşmenin, gerçeğin, spiritüelliğin ve Tanrı’yla bağlantının merkezidir.
ÇAKRALAR
Aşağıda enerjisel sistemimizin parçası olan yedi çakra ile ilgili bilgi veriliyor ;
İlk Çakra – Kök Çakra – Muladhara
Renk : Kırmızı, siyah
Yer : Omurganın tabanı (kuyruk kemiği)
Gerçeklik : Sahip olmak
Ana Konu : Hayatta kalma
Yönettiği : Fiziksel farkındalık, kuvvet, kalıtım, güvenlik, tutku ve itimat. Aile, para ve iş ile ilişkileriniz. Fiziksel ağrı ve zevk. Fiziksel dünyaya bağlantı. Kundalini enerjisinin merkezi.
“Olma” ve “olmayı kabul etme” kavramlarını belirtir. Tekamülün ve kişiliğin inşasının temelidir.
Enerji, kendini – ifade, ihtiras ve istikrar gibi yönleri kapsar.
Element : Toprak
Krallık : Mineral
Zodyak ve Gezegenler : Mars, Satürn, Boğa, Akrep ve Oğlak tarafından idare edilir.
His : Koku
Endokrin bezi : Adrenal bezi
Fiziksel : Bedenin otomatik fonksiyonları. Bedenin yoğun katı bölümleri, örneğin kemikler,Omurga kordonu, dişler ve tırnaklar.Bacaklar, kollar, bağırsaklar, rektum (kalın bağırsağın
son kısmı), ayaklar, prostat, sinir sistemi ve idrar sistemi.
Besinler : Toprak besinleri, etler ve proteinler ; fasulyeler, kahverengi pirinç, peynir, mısır,çerezler ve buğday.
Yağlar : Ağaçlar ve toprak temelli kokular : Huş ağacı, sandal ağacı, karanfil, gül ağacı, mür,mercanköşk ve fesleğen, sedir, selvi.
Kristaller : Yakut, dumanlı kuartz (kuvars), kantaşı, doğal mıknatıs, hematit, kırmızı yeşim taşı, doğal cam (obsidian), agate ve lal taşı (nar taşı).
Sesli harf : O
Nota : Do
Mantra : Lam (“lahm” diye telaffuz edilir)
Sembolü : 4 – taçyapraklı lotus
Müzik : Davul, toprak tonları ve Hint müziği
Etki : Sakinlik/huzur, gerilimi çözer
Prensip : Fiziksel Var oluş
Dengesiz olduğunda : Doğaya güvenmekte yetersizlik, materyal sahipliğine odaklanma,başkalarının ihtiyaçlarını gözardı ederek kendi bencil isteklerini tatmin etmek. Şişmanlık,hemoroidler, kabızlık, siyatik, iştahsızlık/isteksizlik, diz problemleri ve kemik hastalıkları.
Genelde sık sık hastalanma ve korkular. Odaklanmada ve sakinleşmede yetersizlik. Yaşama
ilgi duyma eksikliği, küskünlük ve tembellik. Enerji eksikliği, depresyon.
Dengeli olduğunda : Doğa ile mükemmel bağlantı, doğa yasalarına güvenmek, doğanın med cezirini (gel git) derin anlayış. Kök çakra aktif ve merkezlenmiş olmamıza yardım eder.
Bu çakra ile çalışmak ayaklara, bacaklara, sırtın alt bölümüne ve omurgaya iyi gelir.
Seçim : Var olmayı seçme
İkinci çakra – Sakral Çakra – Svadhistana
Renk : Portakal, kahverengi
Yer : Kuyruk kemiği ile göbek arasında.
Gerçeklik : Hissetmek (duyum)
Ana Konu : Cinsel enerji ve duygular
Yönettiği : Yaratıcılık, sosyal farkındalık, öfke, duygular, korku, besleme içgüdüsü, gıda ve seks ile ilgili idrak/duygular, gereksinimler. Başkaları ile ilişkileri ayarlayan hislerin akışı.
Hislerin alma ve verme dengesi.
Element : Su (Ayın devreleri bizi bu çakra vasıtası ile etkiler)
Krallık : Bitki
Zodyak ve Gezegenler : Yengeç, terazi, akrep, Ay, Mars, Venüs ve Merkür.
His : Tat
Endokrin bezi : Yumurtalıklar veya testisler. Dalak.
Fiziksel : Kalın bağırsaklar, alt omurlar, pelvik bölgesi, apandisit, böbrekler, cinsel organlar,mesane ve beden sıvıları.
Besinler : Sıvılar, su ve meyve suyu.
Yağlar : Gül, yasemin, ylang – ylang, portakal, küçük tohumlar/hububat ve sandal ağacı.
Kristaller : Mercan, ateş opali ve kırmızı akik, ay taşı, turmalin.
Sesli harf : U
Nota : Re
Mantra : Yam (“yahm” diye telaffuz edilir)
Sembolü : 6 – taçyapraklı lotus
Etki : İsteği canlandırır, gençleştirir.
Prensip : Varlığın Yeniden – Yaratılması
Dengesiz olduğunda : Cinsel ve duygusal konularda şüpheli ve dengesiz. Gerçek hislerini ifade edememe. Doğal düşünceleri bastırma. Tanrı’nın verdiği doğal eğilimler üzerine suçluluk hissetmek. Sertlik, cinsel problemler veya duygusal uyuşukluk. Bu çakra ile çalışarak düşük cinsel tahrik, cinsel suistimal ve aşırı aktif cinsel tahrik problemlerini bulursunuz. Çocuk sahibi olmak ile problemleri olan insanların bu bölgede Reiki şifasına ihtiyaçları vardır.
Dengeli olduğunda : Başkalarını düşünme. Açık, dostça ve nazik kişilik. Hislerini başkaları ile paylaşmada rahatlık. Yaşam ile mutlu bağlantı. Kişinin cinselliği ile güvende olması.
Seçim : Deneyimi seçmek (His)
Üçüncü çakra – Solar plexus – Manipura
Renk : Sarı
Yer : Diyaframdaki solar plexus
Gerçeklik : Davranmak/eyleme geçmek
Ana Konu : Güç ve enerji
Yönettiği : Entelektüel farkındalık, başarılar, irade, ego yansıtmaları, hayati enerjiler, kontrol ve kendiniz olma özgürlüğü. Burası egonun bulunduğu yerdir. “içgüdü”, “hissetme” ve “olma” burada bütünleşir.
Element : Ateş
Krallık : Hayvan
Zodyak ve Gezegenler : Aslan, yay, başak, Güneş, Jüpiter, Mars ve Merkür tarafından yönetilir.
His : Görme
Endokrin bezi : Pankreas
Fiziksel : Mide, pankreas, üst bağırsaklar, safra kesesi, karaciğer, orta omurga, karın, sırtın altı, diğer sindirim organları, sinir sistemi ve diyafram.
Besinler : Kompleks karbonhidratlar, nişastalar ve mısır gibi sarı renkli gıdalar.
Yağlar : Lavanta, biberiye, nane, limon, kekik ve bergamot.
Kristaller : Amber, sitrin (citrine), pirit, altın kaplan – gözü, altın labradorit ve altın topaz.
Sesli harf : AH
Nota : Mi
Mantra : Ram (“rahm” diye telaffuz edilir)
Sembolü : 10 – taçyapraklı lotus
Etki : saldırganlığı yatıştırır, huzur getirir
Prensip : Varoluşun Oluşumu
Dengesiz olduğunda : Doğal akışa güvenmeme. Baskın olma gereksinimi. Materyal güvenlik ve sahip olmaya takıntılı gereksinim. Ülserler, çekingenlik, ürkeklik, yorgunluk ve sindirim rahatsızlıkları. Bu çakra ister iyi ister kötü olsun enerjiyi depolar. Her şeyi bu çakrada tutarız ve acıyı, korkuyu ve stresi bu bölgede depolarız. Doğru olarak çalıştığımızda, büyüme ve şifa için pozitif enerjiyi depolarız. Bu çakra çalışmıyorsa, kapalı ise veya bloke olmuşsa, hastalık gelip yavaşça bizi tahrip edebilir. Solar pleksus, irademizi, geçmişten
gelen sorunlarımızı, acımızı ve korkumuzu aynı zamanda başarmak için tutkumuzu kontrol eder.
Dengeli olduğunda : Bütünlük hissi. İçsel huzur. Tolerans ve başkalarını kabul etme.Sezgiye tam olarak güvenme.
Seçim : Gerçekte kim olduğunuzu seçme
Bu ilk üç çakra varlığımızın dünyaya topraklanmasını ve dünyaya ait olmasını temsil eder,bizim zihinsel ve fiziksel çakralarımızdır. Bunlar büyümemiz ve materyal ve fiziksel dünyada hayatta kalmamız için önemlidir. Bunlar dengesiz veya bloke olduğunda, çalışma, yaşama ve bugünün dünyasına uyma problemlerimiz olur. Eğer yaşam, sevgi, çalışma ve sağlık ile başa
çıkmakta problemleriniz olan biri iseniz, bu çakralar ile çalışmak bu bölgelerde faydalı şifa sağlayabilir.
Dördüncü çakra – Kalp Çakrası – Anahatha
Renk : Yeşil, pembe
Yer : Kalp, göğsün merkezi
Gerçeklik : Sevmek ve sevilmek
Ana Konu : Evrensel, koşulsuz sevgi
Yönettiği : Duygusal ve Güvende olma farkındalığı, varoluşun daha üst ve daha alt planlarını birleştirir. Prana solur, zaman hissi ve ilişkiler. Çakra sistemlerinin merkezi. Estetik ani tesirler hislere çevirilir. Özgürce sevme yeteneği – korkusuz veya ben – bilinçliliği olmadan- burada üretilir. Negatif duygular nötralize edilir. Kabul veya tahammül ile iyileşme.
Kendine – saygıyı davet eder/hatırlatır ve yükseltme hissi canlanır. “Ruh’a Giriş Kapısı”. Bu çakra bedenimizin, zihnimizin ve ruhumuzun hissetme merkezidir. Bu çakra ile mutluluk, üzüntü, haz ve acı hissedersiniz. Kendimiz ve başkaları için sevgimizi, güzelliği takdir etmeyi ve merhametimizi kontrol eder.
Element : Hava
Krallık : İnsan
Zodyak ve Gezegenler : Aslan, yay, Güneş, Venüs ve Satürn tarafından yönetilir.
His : Dokunma
Endokrin bezi :Timüs
Fiziksel : Kalp, dolaşım sistemi, kaburga kemikleri, göğüsler, akciğerler, omuzlar, kollar,eller, deri, timus ve diyafram.
Duygusal : Bağışlayıcılık, şefkat, güven, umut, çaresizlik, nefret, haset ve korku.
Besinler : Yeşil meyveler ve sebzeler
Yağlar : Gül, yasemin, sardunya, bergamot, adaçayı,
Kristaller : Pembe kuvars, zümrüt, yeşil yeşim, pembe fluorit, yeşil aventurin, kunzit ve malakit.
Sesli harf : AY (EY okunur)
Nota : Fa
Mantra : Yam (“yahm” diye telaffuz edilir)
Sembolü : 12 – taçyapraklı lotus
Etki : Huzur, anlayış ve koşulsuz sevgi getirir.
Prensip : Kendinin ötesini sevmek
Dengesiz olduğunda : Samimi olmayan veya korkuya – dayalı sevgi. Ödül arama ve/veya sevginin geri dönmeyeceği hisleri barındırmak. Tanrı dahil, başkalarının sunduğu sevgiyi reddetme. Yalnızlık, başkalarını sömürme ve karışık duygular. Fiziksel kütle ve saf enerji arasında bloke olan akış. Kalp problemleri ve bağışıklık sistemi fonksiyon bozuklukları,üzüntü, depresyon. En iyi yetenekleri ifade edememe.
Dengeli olduğunda : Tamamlık ve bütünlük duygusunu sızdırır. Tolerans ve yaşamı ve tüm ilişkileri saf kabul etme. Materyal ve spiritüel dünyalar arasında denge. Her şeye karşı güçlü bir sevgi ve takdir duygusu.
Bu çakra ile çalışmak insanlara duygularını hissetme ve ifade etmeleri için yardım eder ve sevdikleri, arkadaşları ve yakınları ile ilişkilerine yardımcı olur. Kendileri olma problemi olan insanlar bu bölgeye Reiki uygulandığında yarar görürler.
Seçim : Her şeyi koşulsuz olarak sevmeyi seçme
Beşinci çakra – Boğaz Çakrası – Visshuddha
Renk : Açık Mavi
Yer : Boğazın merkezi
Gerçeklik : konuşmak ve işitmek (yaratmak)
Ana Konu : İletişim ve yaratıcı kendini – ifade
Yönettiği : Fikirlere ait farkındalık. Konuşma, işitme. Duygular kahkaha veya ağlama gibi ifadelere dönüştürülür. Sanatsal ifade.
Element : Eter (ses)
Krallık : Melek krallığı
Zodyak ve Gezegenler : İkizler, boğa, kova, Mars, Venüs ve Uranüs tarafından yönetilir.
His : İşitme
Endokrin bezi : Tiroit
Fiziksel : Boğaz, nefes borusu, paratiroid, boyun omurları, ağız, çene, ses telleri, dil ve dişler
Duygusal : Bağışlayıcılık, şefkat, güven, umut, çaresizlik, nefret, haset ve korku.
Besinler : Meyveler ve çilek, böğürtlen vs.
Yağlar : Adaçayı, günlük, lavanta, sandal ağacı, okaliptüs.
Kristaller : Angelit, chryoscolla, azurit, alaca akik (chalcedony), larimar, sodalit, turkuaz ve aquamarin.
Sesli harf : İ
Nota : Sol
Mantra : Ham (“hamm” diye telaffuz edilir)
Sembolü : 16 – taçyapraklı lotus
Müzik : Çok sakinleştirici notalar, meditatif veya huzur dolu sesler
Etki : Konuşmaya sese ve iletişime uyum getirir.
Prensip : Varoluşun İfade edilmesi
Dengesiz olduğunda : Çok konuşmaya rağmen, gerçek ifadeyi bulamama. Korku veya sessizlik. Kişi kendi fikirlerini söylemekten korkar. Yargılanma veya reddedilme korkusu.
Kişinin gerçek benliğini ifade edememesi. Hassas boğaz, katı ense, zayıf iletişim.
Sağlam/kesin duramama ve “hayır” diyememe.
Dengeli olduğunda : Konuşmanın, ifade etmenin ve sessizliğin dengesini anlayış ve biliş.
“İçsel sesi” nasıl dinleyeceğini bilme. Sezgiye güven. Korkusuz veya sert sözler olmadan özgürce ve açık şekilde ifade ediş.
Bu çakra bizi konuşmaya, iletişime ve artistik ve yaratıcı isteklerimizi ifade etmeye açar.Boğaz ağrısı ve iletişim problemleri olan insanların bu bölgede çalışmaya ihtiyaçları olabilir.
Seçim : Kendi gerçek benliğinizi ifade etmeyi seçme.
Altıncı çakra – Üçüncü Göz – Ajna
Renk : İndigo, mor, menekşe
Yer : Kaşların arası
Gerçeklik : Görmek
Ana Konu : Sezgi ve algı
Yönettiği : Sezgisel Farkındalık. Düşünce, içsel ve dışsal görüş, vizyonlar ve rüyalar.
Yaradılış’ın fiziksel olanın ötesindeki parçasına bağlanma. Spiritül konuları “bilme”. Psişik gücün merkezi. Bu çakra hislerimiz, duygularımız, görüşümüz ve psişik yeteneklerimiz ile ilgilidir. Ayrıca bu çakra ile düşünür ve kararlar veririz. Ancak, en önemlisi bu çakranın bizi dünyasal planın ötesinde olan spiritüel ve daha yüksek seviyelere bağlamasıdır. Üçüncü göz zihnimizi, kulaklarımızı, bilinçaltımızı, rüya durumumuzu ve hafızamızı ve öğrenme kapasitemizi kontrol eder. Ayrıca örneğin duru görü, telepati ve aura hissetme gibi psişik hislere açıklığımızı kontrol eder.
Element : Spiritüel vizyon (Işık)
Krallık : Başmelekler
Zodyak ve Gezegenler : Yay, kova, balık, Merkür, Venüs ve Uranüs tarafından yönetilir.
His : Telepati
Endokrin bezi : Hipofiz bezi
Fiziksel : Beyin, yüz, nörolojik sistem, gözler, kulaklar, sinüsler ve burun.
Besinler : Vitamin B, gevşetici çaylar gibi ruh halini değiştiren şeyler
Yağlar : Nane, fesleğen, sedir ağacı, adaçayı, paçuli, biberiye ve yasemin.
Kristaller : Azurit, sodalit, mavi aventurin, inci, lapis lazuli, sugilit, kyanit, opal, fluorit ve mavi
safir.
Sesli harf : MMM
Nota : La
Mantra : Ksham (“şam” diye telaffuz edilir)
Sembolü : 96 – taçyapraklı lotus
Etki : Anlayış, uyum
Prensip : Varoluşun Bilinmesi
Dengesiz olduğunda : Metafizik veçheler olmadan zekaya ve bilime odaklanma. Sadece görünür ve ortada olan şeyleri görme. Sezgiden korkma. Spiritüel kavramları reddetme veya korkma. Başağrıları,kabuslar ve halüsinasyonlar. Stres, uyku eksikliği, hafıza kaybı. Ayrıca zihinsel problemler ve zihinsel hastalıklar bu çakra ile ilgilidir.
Dengeli olduğunda : Spiritüel farkındalık. Günlük yaşama sezgiyi ve içsel farkındalığı çağırma. Evrenle bağlantı kurma.
Seçim : Gerçeği bilmeyi seçme.
Yedinci çakra – Taç Çakra – Sahashrara
Renk : Beyaz, altın, gümüş
Yer : Başın tepesi
Gerçeklik : Bilmek
Ana Konu : Ruhu anlayış
Yönettiği : İmgesel Farkındalık. Evren ve Tanrı – bilinçliliği ile bağlantı, spiritüel, gerçeğin içine çekme ve bilme. Kozmik enerjiler ile saf ruh ile karşılaşma. Tüm Var Olan ile bağlantı.
Rüyalar ve vizyonlar, umutlar ve gerçekleştirmeler bu çakra ile gerçekleşir. İnançlar bu çakra altında gelir. Eğer gerçekten yaşamınızdaki hedeflere adanmışsanız bu çakra önemlidir.
Element : Kaynak
Krallık : Kozmik Krallık
Zodyak ve Gezegenler : Oğlak, balık, Neptün ve Satürn tarafından yönetilir.
His : Birlik
Endokrin bezi : Epifiz bezi
Fiziksel : Beyincik, beyin ve sinir sistemi
Duygusal : Fedakarlık/dindarlık, ilham ve kehaneti düşünceler üreten her şeydeki evrensel enerji
Besinler : Yok (oruç tutma)
Yağlar : Lavanta, gül ağacı, meşe yosunu, günlük ve lotus.
Kristaller : Sugilit, ametist, akik, berrak kuvars, topaz, safir, aleksandrit.
Sesli harf : Ngngng
Mantra : Aum (“om” diye telaffuz edilir)
Sembolü : 1000 – taçyapraklı lotus
Etki : Kozmik veçheler, ben – sınırlılıklarını yenme
Prensip : Saf Varoluş
Dengesiz olduğunda : Endişe ve korkuyu bırakamama. Kozmik birliği imgeleyememe veya gözünde canlandıramama. Depresyon ve doyum eksikliği. En Üstün Ruh’un varolduğuna inanmama. Ruhlardan ve spiritüel olan her şeyden korkma. Şaşkınlık, duygusuzluk, ilgisizlik, aşırı entellektüellik ve ciddi başağrıları. Bloke olduğunda veya kapalı olduğunda ırkçı olabilirsiniz ve insanları ve dinleri yargılayabilirsiniz. Ayrıca artistik yetenekleriniz olmayabilir
ve materyal dünyaya çok fazla tutulmuş olabilirsiniz.
Dengeli olduğunda : Birlik bilgisi ile yaşama. Ben’in İlahi olanı yansıttığını bilme. Evrensel İyilik için Egonun terkedilmesi. Tanrı ile huzur içinde olmak. Tüm Var Olan ile bağlantılı hissetmek. Evren ile Bir olmak.
Burası rüyalarımızın ve hedeflerimizin tohumunun atıldığı yerdir ve rüyalarımız dikkatli beslenerek bir realite olabilir. Bu çakrada çalışmak sizi olağanüstü ve imgesel dünyanın heyecanına açar. Artistik ve yaratıcı olabilirsiniz, etrafınızdaki her şeye açık olup onları sevebilirsiniz. Daha yüksek bir amacın olduğuna inanırsınız ve ileriye doğru gidip mümkün olan her şeyi keşfetmekten korkmazsınız.
Seçim : Bütün, tamam olmayı seçme.
Avuç ve parmak çakraları
Ellerin avuçlarındaki çakralar çoğu zaman küçük statüye düşürülür. Bunlar günlük
yaşamlarımızda büyük değere sahiptir ve Reiki tedavilerini ve diğer şifa enerjilerini paylaşmak için açık ve aktif olmalıdır.
Bu çakralar şifa enerjisini aktarır ve evrenden enerjisel bilgi alır. Avuç çakraları şifa enerjilerine kendiniz için ve başkaları için kanal olmanız için ve bir odanın, kişinin, durumun vs. enerjisinin izlenimlerini almak için kullanılır. Bu çakralar, niyet ile açılabildiği zaman yaşam kalitemizde büyük fark yaratabilir.
Transpersonal çakraların en önemlisi şefkati ve içsel huzuru yöneten ve ruh dünyasına bağlayan üst göğüsteki timus veya eterik kalptir. Kalp çakrası ile boğaz çakrası arasında bir çakranın mevcut olduğuna inanırız. Bu çakra sizi dünyaya ve cennetlere bağlayan çok güçlü bir enerji kanalıdır. Bu çakra ile birleşmek duygusal ve spiritüel planlarınıza büyük farkındalık getirir.
Kendi üzerinizde ve başkaları ile çalışırken Reiki ile bu çakrada deneyler yapabilirsiniz herhangi bir zarar vermezsiniz. Bu çakra kişinin içinde tanınırsa ve düzgün olarak fonksiyon yaparsa, varlığınızın gerçeğine açık olursunuz. Bu kutsal kayıtlara ulaşmak gibidir. Bu çakranın cennetlerden inanç ve spiritüel bilgelik getirdiği ve bizi dünyasal plana bağladığı görülüyor. Yüksek zihin içsel çocukla buluşmaktadır. Bu çakrayı hissetmeyi öğrenmenin ve onu farkındalığa geri getirmenin tüm seviyelerde şifa ve bilgelik getirdiği söylenir. Bu çakra ile
şifa ve büyümeyi teşvik etmek için mavi ve yeşil renkleri kullanırız.
Bu çakra sistemi çakralara ve fonksiyonlarına sadece kısa bir bakıştır. Varoluşun dördüncü, beşinci ve daha yüksek boyutları ile ilgili daha çok çakra vardır.
Enerji bedeninde bu zamanda gerçekleşen en önemli tekamül çakra fonksiyonlarının birleşimidir. Tüm çakralar geçmişte olduğundan daha çok birlikte çalışmaya başlıyor.
Çakra Temizliği
Çakra Temizliğini Reiki-1 seviyedekiler 2-3 günde bir, ileri aşamadakiler ise 2 haftada bir yaparlarsa çakralar temiz kalır.
Çakra temizliği uygulaması:
1- Ayakta durulur veya sırt üstü uzanılır
2- Sol el Tepe çakraya konulur (işlem bitene kadar sol el devamlı Tepe çakrada kalmalıdır)
3- Sol el Tepe çakrada, sağ el Kök çakraya
4- Sol el Tepe çakrada, sağ el Göbekaltı çakraya
5- Sol el Tepe çakrada, sağ el Solarplexsusa
6- Sol el Tepe çakrada, sağ el Kalp çakraya
7- Sol el Tepe çakrada, sağ el Boğaz çakraya
8- Sol el Tepe çakrada, sağ el Alın- 3.göz çakraya
 3-5 dakika süreyle konulur. Sol el sürekli tepe çakradayken sağ el devamlı pozisyon değiştirir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.