Beyinden yayılan elektrik sinyalleri kafatasına bağlanan alıcılarla ölçülebiliyor. Elektroensefalogram (EEG) denen bir aletle ölçülen bu sinyallere doğal olarak “beyin dalgaları” deniliyor. Esas olarak, tespit edilen 4 tür beyin dalgası var. Bunlar alfa, beta, teta, delta ve ilk bulunan beyin dalgasına, Yunan alfabesinin ilk harfi olan alfa deniyor.
Bu dalgalar, bir voltun milyonda biri kadar düşük bir voltaja sahip. Saniyede ortalama 9-14 kez salınan “alfa dalgaları” bir görülüyor bir kayboluyor, yani sürekli mevcut değiller. Örneğin, derin uykuda yada aşırı heyecan durumlarında bu dalga neredeyse hiç yok. Alfa dalgaları, genellikle insanın rahat olduğu, çok fazla efor sarf etmediği durumlarda görülüyor.
“Beta dalgaları” çok stresli durumlarda, kafamızı toplayamadığımız ve dikkatimizi veremediğimiz zamanlarda ortaya çıkıyor. Saniyede ortalama 13-40 kez salınan beta dalgaları alfa ve teta dalgalarından daha hızlı.“Delta dalgaları”, uykunun derin evresinde ortaya çıkıyor. En fazla saniyede ortalama 4 kez dalgalanan delta dalgaları, en yavaş titreşen dalgalar.“Teta dalgaları” uykuya geçerken yada uykunun ilk evrelerinde görülüyorlar. Bunlar biraz daha hızlı; saniyede ortalama 4-7 kez salınıyorlar.
Son yıllarda üzerinde çalışılan diğer bir dalga türü de “gama”. Gama dalgaları saniyede ortalama 40 kez titreşiyor. Bu dalganın, algılama bilinç ve entelektüel düşüncenin kaynağı olduğu düşünülüyor.
Her bir dalga türü, bilinç durumunun bir aşamasıyla bağlantılı. Bu dalgalar arasında eşgüdümlü bir geçiş sağlanamazsa çeşitli sorunlar ortaya çıkıyor. Örneğin, gerektiği zamanda delta ve teta dalgaları oluşmazsa, kişide uykusuzluk sorunu oluşmaya başlıyor. “Arabanın viteslerine benzetilecek olursa, delta birinci, teta ikinci, alfa üçüncü ve beta dördüncü vites”. Arabayı kullanırken nasıl her vitesin ayrı önemi varsa, her dalganın da kendine göre bir önemi var.
Bu viteslerin geçişinin oldukça yumuşak olması gerekirken, durum her zaman böyle değil. Örneğin bir pazartesi sabahı, uykumuzun en derin yerinde delta dalgaları üretmekte olan beynimiz, alarmın çalmasıyla bir anda stresli bir güne başladığımızı hatırlayıp beta dalgaları üretmeye başlıyor.
Bir fincan kahve sonrasındaysa alfa ve teta dalgalarını iyice baskılayıp beta dalgalarına kendimizi alıştırmaya çalışıyoruz. Beynin zıt dalgalara ani geçişi, insanda stres yaratabiliyor. Alfa dalgaları günlük performansımızı artıran, beyni stresten koruyan ve genellikle yaratıcı olmamızı sağlayan dalgalar. Bu nedenle bu dalganın baskılanması insanda gerilim, yani stres oluşturuyor. Yaratıcılığımızı ve günlük hayatımızdaki performansımızı geliştirmek için delta dalgalarının artırılması gerekiyor. İnsanın kendisini rahatlatarak stresten uzak kalması, bu dalgaları artırıp performansımızı yükseltiyor.
BETA: 13 ve 30 Hz arasında değişen frekansları var. Beta, beynin uyanış ritmidir. Yani yaşadığımız dünyaya ilişkin aktif düşünme, ilgilenme, konsantre olabilme, günlük problemleri çözebilme ile ilgili bilinç durumudur. Beta dalgaları anlayacağınız gibi biz yetişkinlerde daha çok oluşuyor. Çünkü yetişkinler yaşamı daha bir ayık, dikkatli, konsantre olarak yaşarlar. Ayrıca REM*(3) uykuda bu frekansların ortaya çıktığı da tespit edilmiş.
ALPHA: 7.5(8)-12 Hz arasında değişen frekanslardır. Alpha dalgaları rahatlık, farkındalık, çabuk kavrayan bir akıldır. Yani çok kafa yormadan bazen “Evet, biliyorum.” deriz, işte öyle bir anlayış halidir. Albert Einstein, komplex matematik problemleri çözerken alpha frekanslarında gezinirmiş. Apha, daha çok boş bir aklı gösteriyor -“mindless state”- ama kesinlikle pasif değil. Alpha dalgaları, normal seyrettiğinde, elimize aldığımız her işi kolaylıkla bitirir, sakinlik ve huzur hissini yaşarız. Dünyayı olduğu gibi görür ve anlarız. Yapılan deneylerde, gözlerini kapayan deneklerin bu beyin dalgalarını yaydıkları bulunmuş. Aniden gözler açıldığında ya da bir ses duyulduğunda ise (yani mental bir dikkat gerektiğinde) frekanslar yükselmiş.Alpha dalgaları, gözümüzü kapatıp, derin derin nefes alarak ve meditasyon yaparak yükseltilebilinir. Azaltmak için ise tam tersi, günlük düsüncelere endişelere dalmamız yeter. Alpha bandında bulunan 7.8 Hz frekansi shumann resonans frekansı olarak da bilinir. Bu frekans, dünyanın manyetik alanının, resonans frekansıdır (gerçi şimdiler de bunun yükseldiğinden endişe ediliyor). Belki iyi hissetmemizin nedeni dünyanın kalp atışı ile aynı frekansta olmamızdan gelebilir, kimbilir!
THETA: Theta frekanslari 4 ile 8 Hz arasında değişiyor. Theta; yaratıcılık, derin meditasyon, bilinç dışı materyal ile ilgilidir. Dış dünyadan uzak, içimizde oluşan sinyallere doğru gittiğimiz bir ritim. Theta öğrenme ve yaratıcılığa bir geçiş, stresin hiç olmadığı, sezgisel olduğumuz bir dalga boyudur. Theta bandına, alacakaranlık hali de (twilight state) deniliyor. Ne derin uyku da ne de uyanık olduğumuz bir boyut. Çok derinden uyanırken hissettiğimiz o “bilinmezlik arası” gibi… Araştırmacılara göre bu boyut öğrenmeye çok açık bir boyut. Ünlu yazar ve araştırmacı Arthur Koestler’ a göre ise derin düşünüş durumu. Theta bandı doğal olarak çoğunlukla 2 ile 5 yaşındaki çocuklarda görülüyor.
Bazı araştırmacılara göre; Sifacılar ve deneyimli meditasyoncular uzun bir dönemden sonra alpha frekanslarını gittikçe düşürüp -yaklaşık 7Hz’e kadar- theta bandına yaklaşırlar.Yine araştırmalara göre; Sanatçılar -özellikle fotoğrafçılar- düşük alpha-yüksek theta frekanslarını daha çok üretiyorlar. Sanatçıların içe dönüşleri, uzayın derinliklerinde yolculuktur. Oradan bir parça alıp bize sunarlar…
DELTA: 0 - 4 Hz frekanslarında yer alıyor. Genellikle uyku da ve nadir olarak görülen derin meditasyon da oluşuyor. Dış dünyadan tamamıyle çıkmış bir huzurdan/bilinmezlikden sözediyoruz. Delta bandında bulunan bazı frekansların büyüme hormonu yaydığı ve bu yüzden derin uykunun dinlenmek için ve kendimizi yeniden canlandırmak icin çok önemli bir dalga boyu olduğu da söyleniliyor. Güzellik uykusu diye bir tanım boşuna denmemiş. Delta bandı, genellikle bebeklerde, uykunun 3. ve 4. aşamalarında meydana çıkıyor. Beyin aktivitesinin en yavaş olduğu dalga boyudur.
alıntıdır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.